Mustafa Kemal Paşa: “Mademki, Medine’nin boşaltılmasına karar verildi. Sadece bu kararı tatbik etmek için kendisinin Medine’ye gitmesinin münasip olmayacağını ve şimdiye kadar Medine’yi kim müdafaa etmişse, boşaltmayı da onun yapması akıl ve mantığa daha uygun olduğu” görüşünde bulundu. Mustafa Kemal Paşa’nın bu düşüncesi kendince isabetli idi. Anafartalar Kahramanı, şimdiye kadar Fahreddin Paşa tarafından müdafaa edilmiş Ravza-i Mutahhara’yı, düşmana bırakmış görünmek ve memleket ile İslam alemi gözündeki nam ve şerefini gölgelendirmek istemiyordu.
Sayfa 73 - Yağmur YayınlarıKitabı okuyor
Oysa yaşayan bir millet, ölülerini ve geçmişini unutmadığı için ve unutmadığı sürece yaşayan bir millettir.
Reklam
Hristiyanlık düşüncesi Evren'i karanlık olarak gördüğünden, hep bir aydınlanmadan bahseder; bu aydınlanmanın dinî olması ya da XVIII. yüzyıl Fransız merkezli aydınlanma olması fark etmez. İslâm hayat görüşü için Evren karanlık değildir; sadece hayat kavramına nispetle geçicidir; misafirhânedir. Bu açıdan bizim bir aydınlanmaya ihtiyacımız yoktur; çünkü Tanrı'nın tecelligâhı olarak Evren zaten celi, yani apaçıktır, apaydınlıktır; O'nun nuruyla aydınlanmıştır.
Meşşâîlik
İslam düşünce dünyasında Aristocu akımı ifade eden kavramdır. Doğu’da “felsefe” denilince akla ilk gelen düşünce ekolü Meşşailer ve Meşşailik akımıdır. İslam düşüncesi içinde doğa felsefesinin etkisiyle başlayan rasyonalist eğilimlerin sistemli hale getirilmesiyle şekillenmiştir. Bu akımın en önemli temsilcileri arasında İbn Rüşd, İbn Sina, El Kindi ve Farabi gibi filozoflar sayılabilir.
Eğer kesinlikle hazinede/devlet kasasında haram ve he­lal malın birlikte bulunduğu biliniyorsa, bu takdirde, bundan kendisine maaş veya bir başka amaçla teslim edilen kısmın aynen helal/helalin kendisi olabilme ihtimali yanında, buna yakın bir ihtimal olabilir düşüncesi de akla gelebilir. Ancak verilenin haramdan verilmiş olması ihtimali de bulunmakta­dır. Bu ihtimal ise daha çoktur. Çünkü sultanlara ait malların çoğu çağımızda genelde haram olmasının galebe çaldığıdır.
162 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 3 days
İslam'ın Orta çağı yoktu, sorusuna gayet güzel cevaplar vermiş. Aslında çağ sıralamasının Avrupa merkezçi bir bakış açısına göre yapıldığı, ve bu çağ sıralamasında Avrupa'da meydana gelen orta çağ sonrası aydınlanma-reform-rönesans döneminin, diğer kültürde olmadığını, diğer kültürlerin de aynı aydınlınma çağını yaşamadan, Orta çağdan kurtulamayacağı fikrinin absürt olduğunu çünkü zaten bu antik çağ tercümelerine sahip çıkan kültürün İslam kültürü olduğu düşüncesi hakim. Diğer yandan aslında yunun Roma pers antik çağının mirasçısının Avrupa nın olmadığını, bunu yapanın İslam kültürü olduğunu ve o dönemde yazılan çoğu eserin ciddi bir tercüme fırtanası ile tercüme edildiği, daha sonra ise Arapçadan Avrupa ya geçtiğini, Avrupa yı bu konuda eleştiren bir bakış açısına sahip. Her halükarda bazı soruları cevaplamış olsada yine aynı şekilde, kafanda başka sorulara neden oluyor, mesela yeni bir çağ sıralaması yapsak bile, yine de sanayi devriminin, teknik ve teknolojinin neden Avrupa da gerçekleştiği, ve konjonktür olarak kendimizi daha ileri seviyede gördüğümüz o zaman diliminde bunu neden yapamadığımız, şu an yenik bir medeniyet olarak, ilk nereden başlanması gerekiyor? Tarih yazımında her kanattan saldırı altında olan sadece kendi kültürümüz için demiyorum, tekdüzeleşen dünya için, bunu nerede ve nasıl başaracağımız konusunda ilk nereden başlanmalı?
Neden İslam’ın Orta Çağı Yoktu ?
Neden İslam’ın Orta Çağı Yoktu ?Thomas Bauer · Runik Kitap · 2021162 okunma
Reklam
Dünya düşüncesi ve tasası ile kalplerinizi meşgul etmeyiniz.
Sayfa 223
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
ATSIZ'DA TURAN TURANCILIK: Türkçülüğün ikinci kanadı Turancılıktır. Irkçılık, Türkçülüğün "iç davası", Turancılık ise "dış davası"dır. Atsız'a göre Turancılık "Türk Birliği"dir. Daha 1934 yılında yazdığı "Yirminci Asırda Türk Meselesi” başlıklı yazının birincisi "Türk Birliği" adını taşır. Ona
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.