İbn Haldun'un da ifade ettiği gibi yaratılışı itibariyle medeni olan insanın hayvan gibi başıboş yaşadığı bir dönem hiç olmamıştır.
Usulün ya da fıkhın Roma Hukuku'ndan etkilendiğini söylemek, sarayının projesinin gecekonduya bakarak hazırlandığını iddia etmek gibidir. İslâm Huküku saraysa, beşeri hukuk gecekondudur. Üstelik sarayın teşekkül ettiği asırda Roma Hukuku gecekondu suretinde dahi değildi.
Reklam
Câhiliye hukuku tabiriyle İslam'in gelmesine kadar Arap toplumunda geçerli olan hukuk kurallari bütününü kastediyoruz. Câhiliye hukuku, örf-âdet hukuku niteliğinde olup, belli bir yasama yetkisi kullanilarak oluşturulmuş değildi. Câhiliye döneminde Arap toplumu, sosyolojik bakimdan henüz devlet biçiminde yapilanma aşamasina ulaşamamişti. Kabileler halinde yaşiyorlardi. Toplumsal yaşam da, zaman içinde oluşan örf-âdet kurallarina göre düzenleniyordu. Hukukî bir çekişme durumunda başvurulabilecek bir yargi organi da mevcut değildi. Hukukî çekişmeler, genellikle kabile reisleri ya da kâhinlerin hakemliğinde ve geçerli olan örf-âdet hukukuna göre çözümleniyordu. Örf-âdet kurallarina ya da hakemlerce verilen kararlara uymamanin yaptirimi hukukî değil, sosyal nitelikliydi. Sosyal yaptirim, örf-âdet kurallarini ihlâl eden kimse bakimindan etkili bir yaptirim türü olmakla beraber, her zaman suçla oranli ve dengeli olmadiği gibi, ayni suça her zaman ayni tepki gösterilmediğinden istikrarli da değildir AOF-Ilahiyat-Islam Hukukuna Giriş
İslam hukuku, Müslüman’a ait mala, ister gizli ister silah zoruyla el koymaya, çalmaya kalkan kişileri, el veya çaprazlama el ayak kesmeyle cezalandırır. Ama sıra başka halklar ve din taraftarlarının mallarına, hatta insanlarına el koymaya gelince, bunu kendine bir “hak”, hatta görev olarak görebilmektedir.
İslam hukuku eşitliği değil adaleti temsil eder. İslam'da eşitlik adaletle dolaylı yoldan sağlanır.
Sayfa 105
Son cümledeki kastı İslâm Medeniyetinde Mabet Hukuku bilgisizliğidir.
Bilhassa tarih boyunca ilmin minberi olan Ezher ulemasının açıklamaları, beyanları, İslâm dünyasında bilgi, güç ve iktidar arasındaki yaman ilişkiye ilmin izzeti ve haysiyeti noktasında vardığımız yeri göstermesi bakımından çok vahimdir. Hele bazı Ezher hocalarının Ayasofya'yı gasp edilmiş bir mabet olarak telakki edip "Gasp edilen mabette namaz kılmak caiz değildir." gibi asgari tarihî, dinî, kültürel bilgiden yoksun câhilane cümleler sarf etmesi vahametin boyutunu gözler önüne sermiştir.
Sayfa 141Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.