İslam kadın haklarına riayeti ve ona kıymet vermeyi emrediyor : Kadınların, mâkul ve meşrû ölçülerde ödevlerine denk hakları vardır; erkeklerin ise onların üzerinde bir dereceleri mevcuttur. Allah izzet ve hikmet sahibidir. Bakara 228.Ayet
ABD'de bir konferansta Amerikalı bir kadının sarf ettiği sözü zikretmek isterim. Suriye alimlerinden Üstad Behçet Baytar'ın "İslâm'da Kadın Hakları" konusunda verdiği konferanstan sonra Amerikalı bir hanım, Müslüman kadının on beş yüzyıl önce elde ettiği bu seri haklardan ve kazanımlardan dolayı şaşırarak kalkıp üstada şöyle demiştir: "Müslüman kadın ve onun hakları konusunda bu söyledikleriniz doğru mu yoksa bir propagandamı? Şayet doğruysa beni de alın götürün. Aranızda bir süre yaşadıktan sonra beni isterseniz öldürebilirsiniz." Müslüman kadının yeri ve ona verilen değerden dolayı şaşkınlık ve takdir hislerini ifade eden Batılı kadınların sözleri ve şahidlikleri pek çok ve yaygındır
Sayfa 88
Reklam
"İzm"lerin ekseriyeti gibi, feminizmin de fitrattan bir sapma olduğunu düşünüyorum. Bunun tam karşı ucunda ise, başını bazı Müslüman erkeklerin çektiği bir başka sapma var: İslâm'ın kendilerine verdiği meşru ve makul hakları talep eden her kadına "feminist" yaftası yapıştıran, hak-hukuk tanımaz, kadın düşmanı bir bedevîlik.
Hahahahaha =)) Ben görmedim valla !! =))
Din adamlarının, hakları için grev yapan işçilerin, özgürlük için mücadele eden öğrenci, öğretmen, akademisyenlerin, emeğinin karşılığını almak için uğraş veren üreticilerin, çiftçilerin yanlarında yer aldıkları görülmemiştir.
Sayfa 98 - Altaylı Yayınları 1. Baskı 2021
Her iki devri de yaşamış Hz. Ömer [radıyaliahu anh] şöyle demiştir: “Biz İslâm’la şereflenmeden önce cahiliyye devrinde kadınlara hiç­ bir değer vermezdik, onları bir şey saymazdık. İslâm gelip Allah Teâlâ, kitabında kadınları zikredip onlara da mirastan pay ayırınca, onların bizim üzerimizde birçok hakları olduğunu öğrendik.”
İslam dünyasının egemenleri, uleması, üdebası ve ümerası kendilerinin geri kaldıklarını uzun süre kabul bile etmemiştir. Batı ile mesafenin açılması üzerine, ruhban sınıfı (din adamları, ulema vb.) ya sessiz kalmayı tercih etmiş ya da “ İslamdan sapıldığı “ için bunun böyle olduğunu ileri sürmüştür. Bir kısmı ise- bu tutum halen çok yaygındır- konuyu bir “ ahlak “ tartışmasına çekmiş, Batı’daki ilerlemeyi, kadın hakları ve kültür-sanat alanlarındaki kimi gelişmeler nedeniyle “ yozlaşma ve ahlaksızlık “ diye yorumlamayı tercih etmiştir. Dinsel dogmalara ve geleneklere daha çok sarılmayla sonuçlanan bu yaklaşım, aradaki mesafenin daha da açılarak bir uçuruma dönüşmesine yol açmıştır.
Sayfa 35
Reklam
331 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.