Birçok kimse müslümanların tarihteki çeşitli durumlarıyla, İslam'ın yeni çıkan bütün problemleri çözen gelişme ve genişlemeye müsait yanına birbirine karıştırıyorlar. Bu kimseler İslam idaresi sözünü duyduklarında hemen akıllarına sahralarda basit çadırlar, develer üzerinde göçebe Araplar veya basit kulübelerde yaşayan bedevi Araplar geliyor ve İslam'ın basit, ilkel, bindörtyüz yıldan bu yana gelişip ilerleyen insan uygarlığından nasibini almamış bir hayata dönmek olduğunu zannediyorlar…
"Hiç kimse doğduğu yerden ötürü, başkalarından üstün sayılmaz. Belli bir evde doğmuş olmak hiç kimseye bir üstünlük vermeyeceği gibi değerini de düşürmez. Muayyen bir yerde doğmak da insana bir değer kazandırmadığı gibi, içinde bulunan kabiliyetleri de yok etmez."
"Mısır'da yaşayan ve sayıları milyonlarla ifade edilen fakir kesimin bu mukaddes değerler üzerinde kafa yormaları imkansızdır. Çünkü onlar açlık ve yoksullukla mücadele edip durmaktadırlar."