320 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Yazar, değişimi sosyolojik açıdan en başından incelemiş. Değişmenin evreleri, değişme etkenleri, değişimin önündeki engeller, değişmeye zorlayan etkenler vb. alan dahili her konuya açıklık getirmiş. İbn Haldun ve Max Weber başta olmak üzere alan üzerine birçok uzmanın kuramlarına yer vermiş. Değişimi Rönesans ve Türkiye'de ki Cumhuriyet dönemi gibi yaşanmış örneklerle gayet şeffaf ele almış. Kitabın dili akademik olduğundan ve veri tabanlı makale formatında ilerlediğinden okurken zaman zaman sıkılsanız da güzel bir kitap. İslam'ın değişim sosyolojisine getirdiği yalın bakışı kitapta bulamasam da eklemek isterim: Rad 11: Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez...
Değişim Sosyolojisi
Değişim SosyolojisiMustafa Aydın · Açılım Kitap · 201520 okunma
Kuşkusuz emperyalizmin ve daha genel anlamda Batı ya da Avrupa etkisinin,Türkiye ve İran gibi politik bağımsızlıklarını korumayı başaran ülkelerde bile, önemli bazı olumsuz sonuçları da oldu. Modernleşme, baskı, tahakküm ve ideolojik yönlendirme araçlarının etkinliğinin artışıyla, devlet otoritesinin güçlenmesi ve aynı zamanda geleneksel düzende despot yöneticilerin gücünü sınırlayan ara unsurların zayıflaması ya da tümden ortadan kaldırılması sonucunu da doğurdu. Toplumsal değişim, eski toplumsal ilişki ve yükümlülük bağlarının çözülmesi, topluma büyük zarar verdi ve modern iletişimin çok daha görünür kıldığı yeni çelişkiler ve uçurumlar yarattı.
Reklam
Vahyi Yanlış Okumanın Sonuçları
İnsanın, muhteva ve kaynağına hiç bakmadan fikirleri mutlaklaştırması, her türlü bağlam dışında onları mutlak bir hareketsizlik ve sebat içerisinde düşünmesi, onlara karşı böyle bir muamele geliştirmesi ve kendisinde her türlü sınırlılıktan azade bir yetkinlik varsayması kadar tehlikeli bir şey olamaz. Tehlikeli derken, bu mutlaklığın genel olarak
Dini ifsad eden yönetici ve diyanet hocaları!
Lider ve üyelerinin Müslüman olduğu partiler vasıtasıyla da laiklik esaslı bir yönetim anlayışı ortaya koydular maalesef. Hatta daha da üzücü olanı, yıllarca demokrasiyle asla barışık olmamış bu hayırlı ümmeti "İslâmi motifler" ile kandırdılar; laikliğe davet ettiler. Halbuki lider ve üyelerinin Müslüman olduğu demokratik parti ve hareketler, hiçbir zaman İslam'ı temsil de etmedi. Dolaysıyla bugün ölen bir şey varsa o da liderliğini kimi Müslümanlar yapmış olsa da laik demokratik sistem ve partilerdir. İflas eden bir şey varsa o kapitalizmdir. Yoksa asla İslam'ın kendisi ve nizamı değil!
Sayfa 23 - Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
El Kaide'den IŞID'e, cihatçılık gözlerimizin önünde bir değişim geçirmiştir; terör artık bir "İslam Devleti"nin kurulmasına ve ideal site ütopyasına hizmet ediyor. Kuramcılarına bakılırsa cihatçılık, sonrasında şeriat temeli üstünde "vahşiliği yönetmek" üzere, öncelikle karmaşa ekilmesi gereken bir aşamadan geçmelidir.
Üçüncü olarak bahsedeceğimiz grup ise faşist, nazist olan gruptur. Bunların en önde gelen temsilcilerinden biri olan Carlyle'in 'İslam'ın Peygamberi" adlı bir çalışması da vardır. Bu grup için diğer önemli bir isim de Emerson'dur. Faşistlere göre insanlığın tarihi, bu tarih içinde toplumların kaderini ellerinde tutan bir kaç güçlü adama bağlıdır. Bir üst insan yada insan grubu bunlardan daha aşağı durumda olan yada öyle varsayılan grubu idaresi altına alarak onları yönlendirir. Toplumlardaki değişim ve transformasyonunda tek belirleyici bu güç sahibi olan insan yada insan gruplarıdır. Emerson şöyle söylüyor: "Bana on tane güçlü insan verin, ben hiçbir kitap okumadan size insanlığın tarihini an-latayım."
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.