Ev, harem ve selamlık olmak üzere iki
bölümden meydana gelir ve genellikle bir avlu
etrafında teşekkül etmiştir. Bir İslâm şehrinde sokakta oturmaya izin verilmez. Oturulacak ve
toplanılacak yerler mescitler ve evlerdir. Sokak,
evlerle tarif edilmiştir. Avlu, evi dış dünyadan
muhafaza eder.
En nefis bir şekilde süslenmiş (dekore edilmiş)
ev bile -ki çok mütevazı olanları da vardırgelecek nesillerin değişen ihtiyaçlarına ve
arzularına hizmet edilmesini mümkün kılacak
esneklikte tasarlanmıştır.
Evler tahta yahut kerpiç gibi kısa ömürlü ve
yeniden kullanılabilen malzemelerden inşa
edilirdi. Böylece şehirdeki değişim ihtiyacı da
kolaylaştırılmış olurdu.
Çocuk sadece kendi ebeveyni için ve kendi evinde şahsiyettir. Kreşte
o çoğu zaman, mürebbi-ye-memur için sadece eşyalar arasında bir şeydir. Kreşler, anaokulları ve yurtlar çok az terbiye
eder ve yetiştirir, bu kurumlar çocukların duygusal tarafını gelişmemiş ve bakımsız bırakarak, onları sadece "gözetir ve
korur".
Büyük Rousseau'nun şöyle yazdığını hatırlıyorum: "Hakikaten, birinin insanı terbiye edebilmesi için baba veya
insandan üstün bir şey olması gerekir. Ve siz böyle bir görevi sakince para için çalışan kimselere emanet ediyorsunuz".
Ve "Herkesi kendi hakikî görevine mi döndürmek istiyorsunuz, o zaman annelerle işe başlayın. Ortaya çıkaracağı-
nız değişim sizi hayrete düşürecek. Bu ilk sapkınlıktan bütün kötülükler çıkar". (JJ. Rousseau: Emil)
Matem içinde iki sene geçti. Tulu, hükümet naibi olarak Karakurum’da ikamet ediyordu. Fakat süresi
sona erdiğinden, Cengiz Han’ın arzusuna uygun olarak yeni bir hakan, bir imparator seçmek için, prensler
ve kumandanlar Gobi’ye döndüler.
Cengiz Han’ın isteğine uyup, miraslarına sahip çıkarak reislerinin kralları haline geldiler. Şimdi Han’ın
en
Tabi ki sadece Saffet hoca değişmedi. Saffet hocayla birlikte, onu kendilerine örnek alan gençler de, bu gençlerin dünya görüşü de değişmeye başlamıştı. Çünkü dünyaya düşkün olan insan nefsinin, hiç zorlanmadan ve hoşlanarak kabul edeceği bir değişimdi bu!. Artık bu gençler İslam'ın istikbalini değil, kendi istikballerini düşünüyor ve dünyevi kaygılarla kendi istikballerini kurtarmaya çalışıyorlardı!. Bu yönelişte helal ve haram ölçüleri de değişmeye başlamıştı. Daha önceleri helal, haram ve bu ikisi arasında yer alan şüpheliler vardı. Sözkonusu değişim ile şüphelilerin hepsi helal kabul edilmiş ve bazı haramlara şüpheli gözüyle bakılır olmuştu!
RECEP İHSAN ELİAÇIK
“1961 yılında Kayseri'de doğan Eliaçık, 12 Eylül 1980 askeri darbesinde Akıncılar davasında yargılandı, bir yıl Mamak'ta hapis yattı ve beraat etti. 1985-89 arası Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde okudu, ancak mezun olmadı. 1991-92 yıllarında "İtikat Üzerine", "İslam ve Sosyal Değişim" ve "Devrimci İslam" adlı kitaplarını yazdı. Daha sonra Kayseri Gündem Gazetesi, Değişim, Yarın, Bilgi ve Düşünce ile Gerçek Hayat Dergilerinde yazarlık yaptı. İnşa Yayınları'nı 2006'da kuran Eliaçık'ın şu ana kadar yayınlanmış 22 kitabı bulunmaktadır.”
Devrimizin skolâstik hale gelen öğretim metodlarında esaslı değişim lâzım olduğu gibi, gençlerin gelişigüzel kitaplar okumayıp, okuyacakları kitabı dikkat ve titizlikle seçmeleri gerekmektedir.