İslam'da soyut bir eşitlik yerine kadınların aşk, evlilik ve çocuk sahibi olabilmeleri, bu üç şeyin kadınlar için ifade ettiği her şeyle birlikte, teminat altına alır.
boyutları birbirine eşit iki ahşap parçasını ve sertlikleri birbirinden farklı olan iki taşı gözlemlediğimizde bu iki ahşap parça arasında eşitlik bulunduğuna ve bu iki taş arasında farklılık bulunduğuna hükmederiz. Bununla birlikte biliyoruz ki zihnimizde aklî formlar şeklinde mevcut olan mutlak eşitlik ve mutlak farklılık kavramları bu iki gözlemden farklıdır. Çünkü aklî kavramların mahalli akleden nefistir ve onlara asla değişiklik uygulanamaz. Gözle görülür şeylerin mahalli ise cismânî mevzular olup ve onlar ani değişikliklere maruz kalabilir. Dolayısıyla iki mahalden birisi gözlem ile bilinen cismânî cevherdir, diğer mahal ise burhân ile bilinen rûhânî cevherdir.
Sayfa 140 - Türkiye Yazma Eserler Kurumu BaşkanlığıKitabı okudu
Reklam
Eşitlik, insanın eşit manevi değeri, insan haysiyeti, insan şahsiyetinin eşit ve esirgenmez değeri olarak mevcuttur. Tam tersine, bedensel, zihinsel ve sosyal bir varlık, bir grubun, milletin, sınıfın, politik sistemin mensubu olarak insanlar, insanlar hiç bir zaman eşit olmamıştır ve bu gerçek karşısında göz yummak faydasızdır.
İslam, Türkiye'de devlet ve Türk milliyetçiliği eliyle esir alındığı için Kürtleri kandırmak ve aldatmak için istismar edilmektedir. Kürtlerin kurtuluşu bu yüzden devletin dilindeki "İslam da değildir. Çünkü Kürtlerin kurtuluşu kardeşlikten önce eşitlik, beraberlikten önce varolmada yatmaktadır! İslam bunu bloke etmek için istismar edilmektedir.
Sayfa 35 - Avesta YayınKitabı okudu
İnsanlar arasında eşitlik ve kardeşlik Tanrı’nın insanı yaratmış olması koşuluyla mümkündür. İnsanların eşitliği, tabii (fiziksel veya zihinsel) değil, manevi bir gerçektir. Eşitlik, insanın eşit manevi değeri, insan haysiyeti, insan şahsiyetinin eşit ve esirgenemez değeri olarak mevcuttur. Tam tersine, bedensel, zihinsel ve sosyal bir varlık, bir grubun, milletin, sınıfın, politik sistemin mensubu olarak insanlar, hiçbir zaman eşit olmamıştır ve bu gerçek karşısında göz yummak faydasızdır. İnsanın maneviyatını -bu dinî gerçekliği- tanımıyorsanız, insan eşitliğinin gerçek temelini kaybedersiniz; eşitlik o zaman dayanaksız ve temelsiz bir kuru laftan ibaret kalır. Bu hâliyle insanlar arasında eşitsizliğin bariz gerçekliği karşısında, özellikle de insanın muktedir olmak ve hükmetmek, yani eşit olmamak arzusu karşısında, bu eşitlik kavramı çöküşe mahkûm olur. Dinî bakış açısı terk edildiği vakit, geriye kalan boşluğu ırksal, etnik, sınıfsal ve siyasi kökenli pek çok eşitsizlik doldurur. İnsanın haysiyeti , ne biyoloji , ne psikoloji ne de genel anlamda bilim yoluyla bulunabilmektedir. Haysiyet, manevi türden bir mefhumdur. Bilim, “objektif bir gözlem” ile insanın eşitliğinden çok eşitsizliğini saptayabilmektedir, dolayısıyla “bilimsel ırkçılık” mümkün ve mantıklıdır.
İslâmiyet bütün insanlığa hitap eden tek dünya görüşü. Temeli vahdet, sevgi, adalet. Bütün insanlar doğuştan müsavi. Fert İslâm'ı kabul ettikten sonra gerçek bir eşitlik olur bu. İnsanı, insan olduğu için Tanrı'ınn halifesi kabul eder. Avrupa'nın hayâlini aşan bir rüyadır İslâm, bir fikir mimarîsidir. Müsavaat, kazanılmış, doğuştan edinilmiş bir
Reklam
1.000 öğeden 931 ile 940 arasındakiler gösteriliyor.