Said-i Nursi üzerine
Demirtaş’ların, Kılıçdaroğullarının övgü düzdüğü, Beziüzzaman diyerek yücelttiği Said-i Nursi kimdir? Birkaç paragrafla da onu ortaya koyalım isterseniz. Bizce bir din sapkını. Gerçek İslam’la, Kur’anla, Hz. Muhammed ile zerre ilgisi olmayan bir meczup, bir sapkın. Gösterelim. Şimdi Said-i Nursi’nin iddiasına göre, yüz yıllar öncesinin din
İslami kurallar tatlıcık, kimilerimiz için şapşallığı ve sersemliği düzene koymak için bir yasaklar silsilesi, senin gibi nadide tipler için ise kalpteki iyi olma arzusuna çeki düzen veren bir dizginleme müessesesidir.
Sayfa 176 - Everest yayınlarıKitabı okudu
Reklam
İslami nizam güç kullanmaz çünkü basbayağı buna ihtiyaç yoktur. Diğer taraftan, gayri-İslami düzen, halkın süregelen düşmanlık ve muhalefetini hissettiğinden, tek çıkışı şiddete müracaat etmekte bulur. Gayri-İslami düzenin diktatoryaya dönüşmesi bir çeşit kaide, kaçınılmaz bir yazgıdır.
Şeriata dayanan bir İslami devlette, din tarafından kutsanan ve meşrulaştırılan cinsel ve toplumsal düzen, bizzat devlet tarafından her türlü ideolojik ve fiziksel mekanizmaya başvurularak uyruklara zorla uygulanır. Bir kadın bu düzende şeriata karşı gelirse yalnızca ailesinin şerefini lekelemekle kalmaz, aynı zamanda devletin otoritesine de meydan okumuş olur. İşte bu gerçek, İran'da şeriat altında yaşayan bir kadınla, Amerika'da Köktendinciliği seçen bir kadının yaşamları arasındaki kıyaslanamaz farklılığa işaret eder: Orada, köktendinci yaşam tarzını benimsemek, birçok seçenek arasından birini seçmek demektir; burada ise, sistemin dışına çıkmak mümkün değildir. Yani, bir seçim hakkından söz edilemez. Kendisine zorla dayatılan rolü reddeden bir İranlı kadının başvurabileceği tek yol, mücadele ve direnmedir; bunun bedeli ise kolayca kendi hayatı olabilir! Bu nedenle, onun meydan okuyuşunun ve direnişinin anlamı da daha derin, daha sarsıcı olabilir. Azar Tabari'nin dediği gibi, "Bugünkü İran'da bir kadın için, kendisini geriliğin karanlığına mahkûm eden bir devlete karşı direnmek, varoluşsal bir sorun haline gelmiştir. Direnmek, onun bireyselliğini yitirip ölümcül bir uyarlanma konumuna düşmesini durdurabilecek biricik yoldur. Onun için varolmanın tek yolu, isyan etmektir."
Sayfa 231 - Metis Yayınları
İslâm İnancının Özellikleri
1) İslam akidesi her türlü noksan sıfatlardan münezzeh olan yüce Allah'a iman etmeye çağırır: ️Ey Resulüm, “Allah’ın nasıl bir varlık olduğunu bize açıkla” diyenlere) De ki: “O Allah, birdir. (Eşi, dengi, benzeri, şeriki, yardım edicisi, ihtiyaç hissettiği, öncesi, ölmesi, acizliği, eksikliği, bilgi yetersizliği ve beceriksizliği asla
Ya büsbütün tahsilsiz, yahut diplomalı cahil.. Onbaşı kültürlü.. Ağızdan kapma, manası bilinmez tabirlerin işportacı münadisi.. Yüzü nursuz, gözleri boş.. Gülümseyişi zehirli.. Dili kurbağaca.. Arkasında düzen himayesini gördüğü ve kendisini emniyette hissettiği zaman Müslümana ve İslami değerlere saldırma da kurt köpeği.. Soylu bir tavırla karşılaşınca da tavşan.. Uykuları deliksiz.. Hazım ve tenasül cihazları işlek.. İnandığı "lâik devlet"... Kemâliyle o*pu ve p***nk!
Reklam
Tarihte var olan hiçbir hakiki İslami hareket yoktur ki aynı zamanda siyasi hareket olmasın. Bunun sebebi islam'ın bir din olmakla beraber aynı zamanda da onun bir felsefe, ahlak, düzen, tarz, atmosfer, tek kelimeyle hayatın tamamını kuşatan bir şey olmasın dandır. İslami inanç ile, gayr-i Islamî yaşamak, üretmek, eğlenmek ve hüküm sürmek mümkün değildir.
Sayfa 43 - Fide YayınlarıKitabı okudu
Böylece o toplumda herhangi bir yetke, kaynağını Kur'an ve Sünnet'e dayandırmıyorsa, insanlar Kur'an ve Sünnet'in işaret ettiğinin dışında güçlere itaat ediyorlarsa, toplumdaki düzen, düşünce ve davranışların mahreçleri İslâm kaynakları değilse, o toplumda cezayı ve ödülü veren dinin ilkeleri değilse o toplumun bütün bireyleri kendilerini Müslüman kabul etseler bile o toplumun İslâmi bir toplum olduğu, orada milli kültürün yerini İslâm'ın aldığı söylenemez.
NAMAZ davanın şuurudur
Hayatını namazınla düzene koy. Namazında bir düzen ve disiplin yoksa İslami çalışmalarında da düzen ve disiplin olmaz. Namazında huşu yoksa sürekli bir İslami faaliyet içinde bile olsan aradığın o iç huzuru yakalayamazsın. Unutma! Namazın hayatına etki ermiyorsa, hiçbir İslami faaliyet sana etki etmez.
Sayfa 37 - MgvKitabı okudu
Din ve sosyalizm'in karşılaştırması...
Hiçbir din toplumun birey üzerindeki tahakkümünü kabul etmez ve tam da bu öncelik sosyalizmin temelinde vardır. Her din insan yaratılışı ile alakalı kendi "gök hadisesi" versiyonuna sahiptir, sosyalizmin ise Darwin ve devrimi vardır. Din, hayatı iyi ve kötünün dramı olarak, sosyalizm ise ihtiyaçların karşılanması olarak görür. Din ahlakî, sosyalizm sınıfsal kriterleri savunur. Din, özgürlük, insaniyet ve insan haklarına ağırlık verir, sosyalizm ise öncelikle düzen, ilerleme ve sosyal hakları savunur. Din için en yüce değer insan onur ve şerefidir, sosyalizm için ise sosyal güvencedir. Din anne ve aile taraftarıdır, sosyalizm onların ters değerde bulunan kreşler ve toplumsal eğitim taraftarıdır. İnsanı yetiştirmek (mükemmelleştirmek) ayrı, toplumu düzenlemek ayrı şeylerdir...
576 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.