kronoloji/insanlık tarihindeki bazı önemli olaylar
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı. MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı. MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Sayfa 179 - selKitabı okuyor
İslami anlayışta kadın, ne eş, ne anne, ne de evlat olarak ekonomik anlamda bir yükümlülük sahibi değildir. Ancak modern düzen, hem kadını, hem de erkeği bu koşuşturma içine çekmekte ve adeta nefes almayı güçleştirmektedir.
Sayfa 213 - Ekin yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Finans piyasalarında beş temel unsur bulunmaktadır
a) Fon talep edenler. b) Fon arz edenler. c) Aracılar. d) Araçlar. e) Hukuki ve İdari Düzen.
İslami nizam güç kullanmaz çünkü basbayağı buna ihtiyaç yoktur. Diğer taraftan gayri islami düzen, halkın süregelen düşmanlık ve muhalefetini hissettiğinden tek çıkışı şiddete müracaat etmekte bulur.
İslami nizam güç kullanmaz çünkü basbayağı buna ihtiyaç yoktur. Diğer taraftan, gayri-İslami düzen, halkın süregelen düşmanlık ve muhalefetini hissettiğinden, tek çıkışı şiddete müracaat etmekte bulur. Gayri-İslami düzenin diktatoryaya dönüşmesi bir çeşit kaide, kaçınılmaz bir yazgıdır.
Onun için size İslâmî hizmet sahasında, Allah'ın rızasını kazanmak yolunda gözden kaçan, ama çok önemli olan bir hususu hatırlatmak için konuşmuş oluyorum. Bu husus enformasyon olayı: bilgi almak, bilgilenmek, bu bilgiyi de halka intikal ettirmek ve bütün kitlelere, yaygın eğitim, örgün eğitim vasıtalarıyla bu doğru bilgileri ulaştırmak... Halkı bilgilendirmek, bilgi toplumu seviyesine getirmek... Japonya'da bir yenilik olmuşsa burada bilinmeli, Almanya'da bir yenilik olmuşsa, hemen burada haberdar olunacak duruma ulaşmak zorundayız. Böyle yapamazsak bizi sevmeyen insanlar çoktur. tarih boyunca bize hasım insanlar çoktur. Allah onların hepsini kahretmiyor, başımızda böyle ceza ve belâ olarak bulunabiliyorlar. Kendimize çeki düzen vermeliyiz.
Sayfa 281Kitabı okudu
Reklam
bir Müslüman, bir fert olarak var olamaz. Yaşamak ve hayatını bir Müslüman olarak idame ettirmek istiyorsa bir çevre, cemiyet ve düzen yaratması gerekmektedir. Dünyayı değiştirmek zorundadır. Aksi hâlde kendisi değişime tabi olacaktır. Tarihte hiçbir hakiki İslami hareket yoktur ki aynı zamanda siyasi bir hareket olmasın. Bunun nedeni İslam'ın bir din olmanın yanı sıra bir felsefe, ahlâk, düzen, tarz ve bir atmosfer, tek kelimeyle entegre bir hayat biçimi oluşudur. İslami bir inanışla birlikte gayri İslami şekilde çalışmak, kazanmak, eğlenmek ve davranmak mümkün değildir.
Birçok değerimizi kendi ellerimizle tahrip ettik.
SÖ: ...Dolayısıyla ben son akademik iki yılda şunu görmeye, hissetmeye başladım. Biz kendimize ait bir bilim, felsefs, estetik dili kurmak mecburiyetindeyiz. Farklıyız, farklı bir tarihi tecrübeden geliyoruz. Avrupa'nın yaşadığı Rönesans'ı yaşamadık, yasamamız da gerekmiyor. Orada başka bir resim var, onun temelinde de ön kabuller var, bizim bunun dışında bir düşünce dünyası kurmaya ve hayatımızı da o esaslar üzerinden tatbik etmeye ihtiyacımız var. KS: Bir nefis muhasebesine ihtiyacımız var çünkü birçok değerimizi kendi ellerimizle tahrip ettik. SÖ: Hiç o mevzuyu açmayalım. Nadanın bize cazip gelen tarafları var. Konfor diyor, varlık diyor, varlığı madde üzerinden ifade ediyoruz. Bütün değerler dünyasını ters çevirmiş vaziyetteyiz. Ben her zaman ümitvar oldum. İnşallah bu hesaplaşma duracak bir yerde. Aksi halde buradaki İslami birikim sadece bir ceset olarak kalır, ruhu kaybolur. O tercih moderniteyi görünür hale getiriyor. Maddi unsur gerek eylemle gerek nesneyle gelir ama arkasındaki o bilinçli tercihini, yani ruhunu da beraberinde getirir. Siz önce maddeyle tanışırsınız, o madde üzerinden o ruh size intikal eder. Bunun en basit örneği otomobil markalarıdır; iyi marka bir otomobile bindiğinizde bu düzen içinde iyi bir insan olduğunuzu sanıyorsunuz ve ipler tam orada kopuyor.
Sayfa 95 - Turkuaz Haberleşme ve YayıncılıkKitabı okudu
Bir müslümanın İslâm dışı bir akide karşısında ki tutumu daha başlangıcından itibaren kesin bir şekilde onu İslâm'dan ayırmak olacaktır. Hâkimiyetin Allah'a mahsus olmadığı veya başka bir tabirle ulûhiyet ve rububiyetin Allah'a ait bulunmadığı nizam, düzen ve şeriat karşısında da başlangıcından itibaren tutumu aynı şekildedir. İlk andan itibaren ondan uzaklaşmak ve onu terk etmektir. Bu nizam ve düzenlerle İslâm arasında benzer ve ayrı noktaları araştırıp bulmaya çalışarak bir harekete girişmeksizin yapacağı şey budur Müslümanın... Allah indinde din İslâm dinidir. Dinlerini bölük bölük ayırıp, İslâmı elde etmek için çalışmayanlarla, Resûlullah arasında hiçbir alâka yoktur. Allah indinde din, nizam ve şeriata uyanlarla... Allah'ın nizamından başka nizamlara tabi olanlarla Resûlullah 'ın arasında hiçbir münasebet söz konusu olamaz... 5.cilt
İtaat etmek insânî bir zorunluluktur. Çünkü bütün insanlık, insan eliyle yapılmış düzen ve ideolojilerin hepsini denemiş, umdukları mutluluk ve güzellikleri bulamamıştır. Bilakis uğrunda koştukları ve kaybetmek istemedikleri her güzelliği kaybetmişlerdir. Böylece bireyler rahatını, aileler dirliğini, toplumlar dayanaklarını ve dengelerini, dünya esenlik ve güvenliğini yitirmiştir. İnsanlık, yeni hastalıklara yakalanmadan, kendisiyle şifa bulacağı yeni bir tıbba muhtaçtır. İşte bu yeni tıp; dünya ve ahiret menfaatlerinin bir arada bulunduğu, ruh ve bedenin isteklerine birlikte cevap verildiği, Allah hakkı ile nefsin isteklerinin birarada toplandığı, fert ve toplulukların menfaatlerinin birlikte değerlendirildiği İslâm'dan başka bir şey değildir. Yaratıcı, bu düzen ve sistemi, mahlûkatın menfaatleri için koymuştur. "Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır."
Reklam
İslami nizam güç kullanmaz çünkü basbayağı buna ihtiyaç yoktur. Diğer taraftan, gayri-İslami düzen, halkın süregelen düşmanlık ve muhalefetini hissettiğinden, tek çıkışı şiddete müracaat etmekte bulur. Gayri-İslami düzenin diktatoryaya dönüşmesi bir çeşit kaide, kaçınılmaz bir yazgıdır.
Bir Müslüman tek başına var olamaz. Hayatını bir Müslüman olarak yaşamak ve idame ettirmek istiyorsa bir çevre, cemiyet ve düzen yaratması gerekir. Yani dünyayı değiştirmek zorundadır, aksi hålde kendisi değişime tabi olacaktır. Tarih boyunca hiçbir hakiki İslami hareket yoktur ki aynı zamanda siyasî bir hareket olmasın. Bunun nedeni İslam'ın bir din olmanın yanı sıra bir felsefe, ahlak, düzen, tarz ve bir atmosfer yani tek kelimeyle entegre bir hayat biçimi oluşudur.
Frye, bozkırda devlet dini bulunmadığını, daha çok bir inanç seçiminin söz konusu olduğunu söyler. Bunu açıklamak için de "genellikle kurumsallaşmış dinlerin istemlerine karşı göçebelerin geleneksel ilgisizlikleri" şeklindeki daha önce çokça dillendirilen öneriye sığınır. Göçebelerin ilgisizlikleri gibi bir durumun görüldüğünü sanmıyoruz. Hayli ilgili gözüküyorlar. Burada yanlış gözlemlenen şeyin başka toplumlarda, yerleşiklerde bireysel ve toplumsal hayatı dinin düzenleme çabasına karşılık, bozkırda onun yerini törenin almasıdır. Çok etkin olan ve hayatı sıkıca sarmalayan törenin de din kaynaklı bir hükümler manzumesi olduğu fikrini çok duyabiliriz. Biz törenin sosyoekonomik kaynaklı olarak türediğini ve açık şekilde dünya işlerini düzenlemeyi amaçladığını düşünüyoruz. Dinî hükümler belki törenin yaptırım gücünü artırmak için eklemlenmiştir ama buna bile gerek olmaksızın töre, kendi içinde katı bir yaptırım ve ceza düzenini de geliştirmiştir. Dolayısıyla törenin bireyden topluma, oradan devlet idaresine hükümlerin uzun tecrübelerden sonra yerleştiği ve yaygın kabul gördüğü, aynı zamanda da toplumun neredeyse tamamınca bilindiği laik bir hukuk sistemi olduğunu söylemek aşırı ve zaman ötesi bir tanım olmayacaktır. Laik bir düzen içinde yaşayan insanların öte yandan dinlere yakın ilgi duymaları sonuçta bozkır devletlerinin dünya tarihinde ender görülecek bir dinî hoşgörü geliştirmeleri noktasına taşınmıştır. Sıradan olan şey çok sayıda dinin ve temsilcilerinin bir arada bulunmaları, tahammül edilemeyen şey ise içeride ve ya dışarıda bir dinin mensuplarının diğerlerine baskı uygulaması idi.
Sayfa 182 - Kripto YayınlarıKitabı okudu
İslam'ın siyasi bir çözüm sunarak örnek bir toplum düzeni oluşturmasının diğer insanları etkilemesi ve celbetmesi beklenir. Ancak ilk asır boyunca Orta Asyalıların gözlemledikleri şey, Müslümanların kendi içinde siyasi bir düzen ve asayiş oluşturamamış olmalarıydı. Valiler ve komutanlar sürekli birbiriyle ve Şam ile cebelleşiyor, isyan ediyor, birbiri aleyhine dolap çeviriyorlardı. Temimliler ve Ezdliler başı çekmek üzere, Horasan'a yerleştirilen Araplar sürekli isyan hâlindeydi.⁴¹⁵ Diyebiliriz ki Emevîlerin Horasan vilayetinin nüfuz sahası içindeki Araplar arası cidalin toplamı Türkler ve bölgenin yerlileriyle mücadeleden çok daha fazladır ve buradaki Arapların akıttığı Arap kanı belki diğerlerinin akıttığından kat kat fazladır. Böyle bir keşmekeşe şahit olan kimselerin buna sebep olanların dinlerine ilgi duyması beklenemezdi herhâlde, nitekim sonuç da öyle olmuştu.
Sayfa 128 - Kripto YayınlarıKitabı okudu
568 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.