Peygamber olarak gönderiliş amacını "Ahlaki güzellikleri tamamlamak" şeklinde açıklayan (Buhar, Edebu'l-Mufred, 104) Rasulullah Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyuruyor: "Müminlerin iman bakımından en olgunu, ahlakı en güzel olanıdır." (Buhari, Edeb, 39; Tirmizi, Birr, 47. Ayrıca bk. Ebu Davud, 14.) Bu hadis-i şerifle İslam'ın bütünü içinde ahlaka merkezî bir konum biçilmekte ve ahlakın mahiyetine, boyutlarına ilişkin önemli ipuçları verilmekte ve ahlak, dindarlığın kalite düzeyinin ölçütü olarak takdim edilmektedir. İslam'da bilinçle yerine getirilen namaz, oruç gibi ibadetler sayesinde bireyin güzel ahlak kazanacağı, ahlaksızlıklardan uzaklaşacağı öngörülmektedir (Mesela bk. 29/Ankebut: 45; 2/Bakara: 183). Buna göre ahlaki içerikten yoksun bir dindarlık, anlamını/özünü yitirmiş bir yaşantı kalıbına dönüşür. İslamî kimlik tasavvuru, müminin varlık bütünlüğünü ve bu bütünlük içinde tam bir tutarlılığı öngörmektedir. Özüyle sözü çelişenler, "kalplerinde olmayan şeyleri ağızlanıyla söyleyenler" eleştirildiği gibi (48/Fetih: 11), sözüyle ameli bağdaşmayanlar da yerilmektedir: "Ey iman edenler! Yapmadığınız şeyleri niçin söylersiniz? Yapmadığınız şeyleri söylemeniz, Allah katında çok büyük bir gazaba sebep olmaktadır." (61/Saf: 2-3) Müslümandan beklenen şey, ahlaklı olmak; yani özüyle, sözüyle ve eylemleriyle tutarlı, dosdoğru olmaktır. (11/ /Fussilet: 6).
Sayfa 9 - Dib yayınları
Türkiye solu bütün gücünü,faşizmin "son tahlilde" tekelci sermayenin gerici ve aşırı milliyetçi kesimlerinin terörist bir diktatörlüğü olduğunu kanıtlamak için harcadı. Bunu yapmak belki yanlış değildi ama faşizmi anlamak için hem ideolojik hem de politik bakımdan hayli eksik bir tutumdu. Dolayısıyla Türkiye sosyalist hareketi,tıpkı dünya solu gibi 1930'ların hatasını tekrarlayarak sadece faşizmin sınıfsal özüne ve nihai hedefine vurgu yapmış fakat diğer taraftan faşizmi geliştiren dinamiklere,kitle temelinin özelliklerine,bu hareketin özgün sosyolojik nedenlerine,kültürel ve tarihsel derinliklerine ilgisiz kalmıştır. Örneğin,Türkiye'de ülkücü hareketin etkilediği binlerce insana,genel olarak aldatılmış,kandırılmış ya da satın alınmış insanlar ve serseriler gözüyle bakılmıştır. Oysa durum ne dünyada ne de Türkiye'de bu kadar basittir.
Reklam
Günümüzde , İslami çevrelerin , “ İslam dini akıl dinidir “ bilimsel buluşların hepsinin Kuran’da yeri var “ gibi savları pek bilinir . Bütün bunların arkasında yatan “ din ile bilim aynı şeydir “ düşüncesidir ; başka bir değişle, “ Kutsal kitabımızda bütün bilimler vardır , onu anlamasını öğrenirsek bütün bilimleri yutarız safsatası… Oysa kısır girişimlerdir bunlar ; bilim ve din birbirine zıt şeylerdir , uzlaşamazlar .. Niçin ? Bilimde ve dinde , başta temel tavır ayrılığı vardır : Bilimde kural ‘ belgelemek ‘ ya da ‘ kanıtlamak ‘ tır ; dinde ise ‘ inanmak ‘ , ‘iman etmek ‘ tir . Bu bakımdan , dinsel tavırla bilimsel tavır arasındaki ayrımı şu cümlelerle dile getirebiliriz ; (1) P’ye inanmalısın , çünkü kutsal kitap ya da dinsel otoriteler , P’nin doğru olduğunu söylüyorlar (2) P’ye inanabilirsin , ancak ve ancak P’nin doğru olduğunu, yeterince , yani kuşkuya yer bırakmayacak ölçüde kanıtlayan belgeler varsa .. Birincisi dinin , ikincisi ise bilimin tavırıdır ..
İslamo Faşizm
Türkiye solu bütün gücünü, faşizmin son tahlilde tekelci sermayenin gerici ve aşırı milliyetçi kesimlerin teorist bir diktatörlüğü olduğunu kanıtlamak için harcadı
Sayfa 17 - Kırmızı kediKitabı okudu
Üç çeşit tevhid vardır: Tevhidü'r-rububiyye (Allah'ın Rabliği-nin birliği), tevhidü'l-uluhiyye (İbadet birliği) ve tevhidü'l-esma ve's-sifat (Allah'ın isim ve sıfatlarının birliği).Tevhidü'r-rububiyye, yaratanın, rızık verenin, can verenin, can alanın, göklerin ve yerin hükümranlığında her işin tek hakiminin Allah olduğuna şehadet etmektir. Tevhidü'l-uluhiyye yalnız Allah'a ibadettir. Başka hiçbir şeye tapılamaz, yakarılamaz veya yardım istenemez. Tevhidü'l-esma ve's-sifat Allah'ı ve Resûlünü Kur'an'da tarif edilen şekilde tanımlamak, O'nu güzel isim ve sıfatlarla tanımak ve anlamak demektir.
Sayfa 131Kitabı okudu
Abdülhamit salatatının 1900'lü yıllarında, Hicaz Hamidiye demiryolu girişimi ve bunun başarıya ulaştırabilmiştir Müslüman kitleyi, İslami nitelik atfedilen bir projeye katılmaya resmen çağırdığı ilk ve tek girişimdir. Gerçekten asıl amacının "Türk ve Müslümanların da teknik ve ekonomik bağımsızlıkla eserler başarabileceklerini kanıtlamak" olduğu anlaşılmaktadır
Sayfa 207Kitabı okudu
Reklam
176 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.