Tasavvuf, Sufiler, Tarikatlar ve İslâmlaşma
Görüldüğü gibi Anadolu'da tasavvuf, münhasıran XIII. yüzyıl başlarındaki göçlerle taşınmış bir olgudur. Belki burada altı çizilmesi gereken önemli bir nokta, bu olgunun o dönem için hemen bütünüyle Anadolu'da İslâm'ı temsil etmekte oluşudur. Bir başka ifadeyle Anadolu'da İslâm demek, kentsel ve kırsal kesimin büyük bir çoğunluğu için tasavvuf demektir. Türkiye Selçuklu devletinin burada tutunması ve gelişmesinin, özellikle Moğolların Orta Asya'yı ve çok geçmeden de İran ve Irak'ı istilâ etmeleri sonucu, bundan rahatsız olmuş bir çok mutasavvıf ve sufinin, şeyh ve dervişin Anadolu'ya geldiği, çok uzun yıllar önce Köprülü tarafından vukufla gösterilmişti. Kübreviyye, Sühreverdiyye, Rifa'iyye ve Kadiriyye gibi Asya ve Irak kökenli Sünni tarikatlar bunların başında gelir. Ayrıca bu sayılan memleketlerin, Haydariyye, Kalenderiyye ve Vefa'iyye gibi, kırsal veya kentli, çoğunluk itibariyle Sünni çerçeve dışında kalmış tarikatlar da buraya akın ettiler.