Sevgili okur, eğer bu kitabı almak gibi bir düşüncen varsa, derin nefes al ve yeniden düşün. Neden mi? Buyrunuz efenim...
Eğer adına ödüllü bir polisiye roman denmeseydi, Arka Sokaklar'ın on bininci bölümünü kitaplaştırmışlar derdim. Çünkü ilk elli sayfayı resmen uyuklarak okudum. Yine de hiçbir kitabı yarım bırakmak adetim değildir. Belki bir kaç sayfa sonra beni içine alır umuduyla devam ettim. Bu sefer de kitabın içeriği beni iğretti.
Tarih öğretmenime, "Bizim tarihimizde övünç olan olayları, rakip (burada rakip demeyi tercih ettim.) ülkelerimiz tarihini nasıl anlatıyor?" Diye sormuştum. O geldi aklıma. Neden bu detay? Şöyle ki; İsrail'li yazarımız Filistin'e yapılan vahşeti kendi açısından savunmuş. Sanki mağdur olan İsrail sorunlu olanlar Araplarmış gibi lanse etmiş. "İslamofobi böyle yayılıyor işte." Demekten kendimi alamadım.
Kısacası kitabı anlatış biçimini de içeriğini de hiç beğenmedim.