youtube.com/watch?v=y6nj6wy...
Absürdün ortasında oturup içini burkan bir sessizlik gibi. Mecnun’un gözleri doluyor, Ferdi Tayfur “karaya ak denilir mi, âmaya bak denilir mi” diye
Son 30 sayfasını okumamak için çok direndiğim bir kitabı bitirmiş bulunuyorum. Sanki okumazsam o son yaşanmaz gibiydi… Mecnun’un da yaptığı gibi, yazılmış sondan kaçmaya çalıştım. Ama hayat döngüseldir, değil mi?
Bu kitabı bir Leyla ile Mecnun hayranı olarak değil, diziyi ara sıra denk geldiğinde izleyip seven biri olarak okudum. Kitap boyunca bazı anlarda diziyi izlediğimi sandım; karakterleri gözümde canlandırmakta hiç zorlanmadım. Seslerini, mimiklerini hissederek okudum ve çok eğlendim. Aynı zamanda çok da üzüldüm.
Kahkaha attığım yerler kadar boşluğa daldığım anlar da oldu.
Diziyi izlememiş biri için karakter kalabalığı yorucu olabilir, kim neyi söylüyor bazen karışıyor çünkü kitap alışılmış bir roman yapısına sahip değil. Daha çok bir senaryo gibi, bir rüya gibi, zamanın eğilip büküldüğü bir anlatım. Edebi açıdan derin bir metin bekleyenler için hayal kırıklığı olabilir ama duyguyu arayanlar için oldukça zengin.
Ama Leyla ile Mecnun dizisini bir kez bile izlemişseniz, okuyun derim. Küçük bir spoiler: bol bol eğleneceksiniz.
Ve unutmadan:
O gemi bir gün gelecek, İsmail Abi. Ve hepimizin o limanda bir gün yeniden karşılaşması dileğiyle…
Leyla ile MecnunBurak Aksak · Küsurat Yayınları · 201816,7bin okunma