Yazarın da söylediği gibi her oyun kazanmak için oynanmaz. Kazanma hırsıyla oynarken oyunun güzelliğini yitiririz çünkü. Bu kitabı okurken de kulağa küpe etmeli bunu, yani "ne olacak şimdi"den ziyade anlatılan her hikayenin güzelliğine bırakmalı insan kendini. Yaşlı bir adamdan da küçük bi çocuktan da, bi katilden de bi aşıktan da pek çok şey öğreniyor insan.
Çıt Yokİsmail Güzelsoy · Doğan Kitap · 201784 okunma
En kaba adamdan en zarif beyefendiye, hanımefendiye kadar hepimiz bu ezberlenmiş hayatın içinden akıp geçiyorduk sadece. Tek bir an bile durup ne yaptığımızı düşünmeyi akıl etmiyorduk yahut zamanımız yoktu.
BİRÇOK GÜZEL KİTABIN YAZARI OLAN İSMAİL GÜZELSOY'UN EN SEVDİĞİM KİTABI : '' DEĞİL EFENDİ'NİN RENK VE KORKU MESELLERİ''DİR . KONUSU IĞDIR'DA GEÇEN ENDER KİTAPLARDAN BİRİSİDİR . ŞİMDİYE KADAR İKİ DEFA OKUDUM .
İsmail Güzelsoy, edebiyatımızda mutlaka tanışılması gereken bir kalem.
İki anlatıcılı bir kitap elimizdeki. İlginç yanı anlatıcının da anlatılmasıyla oluşturulmuş bu. Meddah anlatıcı Değil Efendi'nin dilinden gitseydi keşke tüm roman dedirttiyor. Zira kitabı alırken de önce Değil Efendi adına takılı kalıyor insan. Ama asıl kahramanız İskender Sof. Onun renkler ve korkularla yüzleşmesi. Biraz konuyu da vermiş olduk, ama birazla yetinmeyenler için şöyle diyelim: Komünist şair İskender Sof hayatını kurtarabilmek için kaçmak zorundadır. En yakınları tarafından ihanete uğramıştır. Trende tanıştığı Sincap'ın önerisiyle Aras Irmağı üzerinden Sovyetler Birliği'ne kaçmaya karar verir. Iğdır'ın bir kasabasına giderler ve burada ilginç kişilerle tanışır İskender... daha fazla anlatıp da büyüsünü bozmayalım.
Romanın diğer kişileri de tüm samimiyetleriyle karşımıza çıkıyor. Hatta romanın kötü kişisi diyebileceğimiz Mit Osman'a bile tebessüm ediyorsunuz okurken. Ahund, Nuh, Ninno, Adalet Hanım, Sarıcakarı.. hepsi birbirinden ilginç.
Giriş bölümü hariç ( ki bu bölümde Değil Efendi'ye hayran oluyor insan) bölümlerler renk adlarında oluşuyor: Beyaz- Sarı, Kirli Beyaz, Pembe- Kahverengi ve Yeşil... bu renklerle bölümler arasında bir bağ var mı diye baktımsa da ben yakalayamadım, belki bi yakalayan olur. Ya da bir şey yoktur da ben olsun istemişimdir :)
"...dostluk ve düşmanlık arasındaki en büyük fark da şudur ki, dostluk acemi başlar efendim; gayet sakar ve ürkektir. Bir serçe kadar ürkek... Halbuki düşmanlık vakur ve ihtişamlıdır. "
Sayfa 115 - Doğan Kitap, 1. baskı, Nisan 2010Kitabı okudu