İsmail KELEŞ

İsmail KELEŞ
@ismailkeles53
Tek hakiki bilgelik hiçbir şey bilmediğini bilmektir. Ne kadar çok şey bilirsem, hiçbir şey bilmediğimi o kadar çok anlıyorum. SOKRATES
Atatürk Kur'an'ı milletin daha açık anlayabilmesi amacıyla Türkçe'ye çevirtmek için ‘ İslam şairi ' diye bilinen Mehmet Akif'e ve tefsirini de Elmalılı Hamdi Yazır'a resmen ısmarlamıştır. Mehmet Akif çeviriyi Mısır'da yapmıştır, fakat yaktığı söylenmektedir.
Sayfa 932 - Alfa yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
“ Tarih, hakikatleri tahrif eden bir sanat değil, belirten bir ilim olmalıdır. Bu küçük harpte bile askeri dehası kadar siyasi görüşüyle de yükselen bir insanı, cezbeli bir derviş gibi tasvire yeltenen cahil serseriler, bizim tarih tartışmalarımıza katılamazlar. Muhammed, bu harp sonunda çevresindekilerin direnmelerini yenerek ve kendisinin yaralı olmasına bakmayarak, galip düşmanı takibe kalkışmamış olsaydı, bugün yeryüzünde Müslümanlık diye bir varlık görülemezdi."
Sayfa 932 - Alfa yayınlarıKitabı okuyor
Atatürk tarihe karşı büyük ilgi gösteriyor, bu konulara ait kitapları okumaktan derin zevk alıyordu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi adına Fahri profesörlük belgesini Necip Asım, İzmirli İsmail Hakkı ve Şemsettin Günaltay, Ankara İstasyonundaki binada kendisine takdim ettiklerinde, “ Ben edebiyattan daha çok tarihle uğraşmayı severim, " diyerek ( 23 Haziran 1923 ) bu ilgisini açıklamıştı.
Sayfa 931 - Alfa yayınlarıKitabı okuyor

Reader Follow Recommendations

See All
“... Bu arada beni en çok üzen şey nedir bilir misin? Halkımızın zihninde kökleştirilmiş olan, her şeyi başta bulunandan beklemek alışkanlığı. İşte bu zihniyetle herkes büyük bir tevekkül ve rehavet içinde, bütün iyilikleri bir şahıstan, yani şimdi benden istiyor, benden bekliyor, fakat nihayet ben de bir insanım be birader, kutsi bir kuvvetim yoktur ki.”
Sayfa 921 - Alfa yayınlarıKitabı okuyor
Ötedenberi, “ Din mahvoluyor, İslamiyet'in mahvına yürünüyor, dinin yaşatılması ve korunmasına Allah tarafından bizler memur edildik, ” denilmiş, böylece zavallı halk, en can alacak yönünden aldatılmıştır. Bütün felaketlerimiz aynı silahın kullanılması sonucu olmuştur.
Sayfa 906 - Alfa yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Kalbi mezarlığa çevirdiler, ne kadar sevilen var; hepsi koşar adım ordan içeri girmeye çalışıyor!
Tolumun yarısını oluşturan kadınların mecliste yüzde beş gibi çok düşük bir sayıyla temsili, gerçek anlamda bir eşitsizlik örneğidir. Üstelik meclis duvarında “ Egemenlik kayıtsız koşulsuz millete aittir ” diye yazılıyken, milleti ortaya çıkaran toplumun yarısını oluşturan kesimin temsil edilemeyişi gerçekten de çok ciddi bir haksızlık örneğidir.
Sayfa 877 - Alfa yayınlarıKitabı okuyor
Tarsus'ta bir gezisinde, halk Gaziyi alkışlamak için toplanmıştı. Eski bir savaşçı kadın, Kara Adile Çavuş, önünde secdeye kapanarak ona saygısını göstermek istedi. Mustafa Kemal, kadını yerden kaldırdı ve gözleri yaşla dolu, şöyle dedi: “ Kahraman Türk kadını, sen, yerlerde sürünmeye değil, omuzlarımız üstünde göklere kadar yükselmeye layıksın...” Bu sözler, o kadının kişiliğinde tüm kadınlara söylenmişti.
Sayfa 874 - Alfa yayınlarıKitabı okuyor
Gazi Mustafa Kemal 23 Mart 1923’te Konya'da şunu söylüyordu: “ Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde, Anadolu köylü kadınının fevkinde kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını, ‘ Ben, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim, ' diyemez...”
Sayfa 874 - Alfa yayınlarıKitabı okuyor
Türk destanlarında kadın ilahi bir ışık, nur saçan bir kutsallık ile şeref, ahlâk ve kahramanlık sembolü olarak düşünülmüştür. İslamiyet devrindeyse Arap etkisi ile Türk kadınının hürriyeti sınırlandırılmıştır.
Sayfa 873 - Alfa yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Örneğin Cengiz Han’ın gelini, Ögedey Han'ın karısı ‘Turakina ’, kocasının ölümünden sonra dört yıl hükümdarlık etmiş ve hatta Fatma hatun adında bir kadını da başvezir gibi çalıştırmıştır.
Sayfa 872 - Alfa yayınlarıKitabı okuyor
Delhi Türk Devleti'nde Raziye Sultan, Kirman'da Kutluk hükümdarı Türkan Hatun gibi tarihte devlet başkanlığı yapan ilk kadınlar da Türk’tür.
Sayfa 872 - AlfaKitabı okuyor
Seçim ve dokunulmazlıklar sistemi değişmedikçe, Gazi'nin istediği şekilde kadın siyasette yer almadıkça, parlementonun ve kabinenin yarısına yakını kadınlardan oluşmadıkça, demokrasi, yalnızca bir hayal olarak kalır.
Sayfa 871 - Alfa yayınlarıKitabı okuyor
Bugün Afrika'nın bazı ülkelerinde bile Mecliste'ki kadın sayısı Türkiye'den fazladır. Mustafa Kemal sonrası Çankaya'ya oturanlar ne kadının politikada yer alması için ne de sosyal yaşamda yer alması için çaba harcamıştır.
Sayfa 871 - Alfa yayınlarıKitabı okuyor
4,232 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.