Şair olarak, okuyucu olarak şiiri sürükleyenler Türkiye’ye özgü bu gerçeğe sahip çıkmaktan çoktandır çekinir olmuşlar.
Sayfa 143 - TiyoKitabı okuyor
Tiyatronun tiyatro olduğu ancak tiyatrodan çıkınca anlaşılır.
Sayfa 226
Kısacası dünyada olmalı, ama dünyadan olmamalı.
Sayfa 220
Gençtim ya, ne fark eder deyip geçerdim
nehrin uğultusu da olur, dalların hışırtısı da
gözyaşı, çiğ tanesi, gizli dert veya verem
ne fark eder demişim
bilmeden farkı istemişim.
Alman şairi Novalis’in bir sözü var: “Şiir aklın açtığı yaraları onarır.” Bu ancak Batı şiiri için doğru olabilecek bir hüküm. Bizim geleneğimizde ya da bizim tecrübemizde şiir “aklın açtığı yaraları onarmak” gibi bir iş yapmamış ve yapması da söz konusu değil.
İsmet Özel
Beklemek, aynı zamanda bekçilik etmektir. Çünkü bekleyen kayıtsızca durmaz. Kayıtsızlık da kapanış ve tükeniştir. Bekleyen, bekleyişinin sebebi olan değerlerin bekçisi kaldığı sürece doğruyla bağları kurabilecek hazırlık içindedir. Hazır olan huzurdadır. Zaten huzursuzluk hazırsızlıktan başka nedir ki?
Sayfa 64 - TiyoKitabı okudu
"Modern medeniyetin bize getirdiği en büyük kötülük unutmak değil mi zaten?"
Türklük şiir
Türkün eni Türkün boyu
Müslümanlığı kadar
Sayfa 14Kitabı okuyor
Modern kültürde insanlara "Paran kadar konuş"denilir.Bu yüzden insanlar yoksulluğu bir bela,insanlık haysiyetinin kaybedilmesi olarak anlarlar.
Şiir denilen şey bir tüy olmasaydı ben şiir yazmazdım.
Her çıkmaz sokağın çıkmaz olduğunu anlamak için sonuna kadar yürümek zorunda bırakıldık.
İsmet Özel'den bir dize geldi dilimin ucuna:
"Ben ne büyük bir dalgınlıkla bakmış olmalıyım ki hayata..."
İster sırık gibi şâkûlî dikil
İstersen amuda kalk başaşağı
Hep gelir ortaya belin
Sayfa 57Kitabı okuyor
"Biz geçtikçe ardımızdan kapanan kapıların gürültüsünü duymalı,bu yüzden acele etmeli.Ama aceleyi telaşa dönüştürmemeli.Kısacası dünyada olmalı,ama dünyadan olmamalı."