108 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Sait Faik benim çocukluğumun, gençliğimin sesidir. Her ne kadar avareliğini örnek almaya çalıştıysam da hayat şartları ikimize de aynı değildi. Çocukken Taksim'i ilk keşfettiğimiz zamanlardı. Galatasaray Lisesi' nin karşısında bir ayvalık tostçusu vardı. Oranın üst katına çıkar gelen geçeni izler, hayatlarına dair hikayeler uydururduk. Hiç yazılı olmadı, geneli de eğlenceli saçmasapan şeylerdi ama Sait Faik 'teki hikayeciliğin de böyle başladığına inandım hep. Onun yazdıkları hep gerçek kişiler, gerçek düzen, bilindik hikayeler ama muhteşem anlatımıyla vardı. Istanbul edebiyat için muhteşem bir hazinedir. O zamanlarda yaşayamasak da geçmişe dönebilmek az biraz da olsa kalıntılar peşine gittikçe mümkün oluyor. Yanı Sait Faik'le hala yaşayabiliyorsun. Bir vapura binip Burgazada'ya gidip Sait Faik 'in evine girebiliyor, dolaştığı yerlerde dolaşıyor, içtiği yerlerde aynı sandalyede olmasa da içebiliyorsun. Akşam olunca Semaver Kumpanya tiyatrosuna gidebiliyor onun oyununu izleyebiliyorsun. Kendi de demiyor mu "Tiyatro demek; kardeşlik demektir, erdem demektir, sevgi demektir” . Biz de tüm bu güzellikleri paylaşabiliyoruz. Sonra hikayelerini yaşatmak istiyor (en en sevdiklerimden biri olan) 'Kameriyeli Mezar ' gibi öyküleri yazarın başucunda, onunla ilgili hikayeler uydurarak okuyabiliyorsun . i.hizliresim.com/VDlGNR.jpg Sait Faik'le olmak çok güzel. Yazdıklarını okumak , onunla aynı dili konuşuyor olmak, onun gözünden bakabilmek , insanları onun gibi anlayabilmek ve sevmek... İyi ki varmış.
Lüzumsuz Adam
Lüzumsuz AdamSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20137.8k okunma
1000Kitap İstanbul 3. Buluşması Duyuru
Herkese merhaba arkadaşlar. 11 Şubat 2018 tarihinde yapacağımız 3. buluşmaya katılacak arkadaşları belirlemek adına bu iletiyi oluşturuyoruz. Etkinliğe 2 hafta var. Yeni katılacak arkadaşların kitabı okuyup gelebilmeleri adına 2 hafta yeterli bir zaman. Geçen toplantıya gelen arkadaşlar biliyor ama yeni katılacaklar için duyurmakta fayda var.
Reklam
İstanbul'da yaşamasak da İstanbul bizde yaşar.
Bir yanda o, bir yanda ben, ortada İstanbul İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım Nereye gidersen git, orada İstanbul.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Ümit Yaşar Oğuzcan
ben sana mecburum bilemezsin adını mıh gibi aklımda tutuyorum büyüdükçe büyüyor gözlerin ben sana mecburum bilemezsin içimi seninle ısıtıyorum ağaçlar sonbahara hazırlanıyor bu şehir o eski istanbul mudur karanlıkta bulutlar parçalanıyor sokak lambaları birden yanıyor kaldırımlarda yağmur kokusu ben sana mecburum sen yoksun sevmek kimi zaman rezilce korkuludur insan bir akşam üstü ansızın yorulur tutsak ustura ağzında yaşamaktan kimi zaman ellerini kırar tutkusu birkaç hayat çıkarır yaşamasından hangi kapıyı çalsa kimi zaman arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Beni en iyi sen anlardın Burçak,
İstanbul insanı yiyip bitiren bir şehir. Çok kalabalık, çok pis, çok gürültülü bir de sanki İstanbul'un üstünde kara bir bulut varmış gibi, huzurlu bir şehir değil bence. İnsanları sürekli mutsuz. Sabah sokağa çıktığınızda yüzü gülen kaç kişi görebiliyorsunuz?
-Şemsi Paşa için ne diyorsun? -Bence Süleymaniye kadar değerli. -Nasıl? -Onda haşmet, bunda şefkat. Sinan Usta bütün safraları atıyor yapıdan. Ortaya Divan şiirindeki gibi bir "Mısra-i berceste" çıkıyor. Ayrıca türbenin camiye bitişik yapısı, harika. Bir eşi var mı bilmiyorum. Şemsi Paşa türbesinde başını cami mihrabına, yani ana kucağına yaslamış uyuyor. Bir yüzük taşı gibi bu cami. Bence İstanbul' da eşi yok. - Döktürdün be Sinan. - İki üç cümle ile anlatılmaz bir külliyedir. Hakkında roman yazılsa sezadır. Tanpınar "Beş Şehir"de "Cedlerimiz inşa etmiyor, ibadet ediyorlardı" diyor. Çok haklı...
Reklam
Günlerden pazartesi. Yine vapurun alt kamarasındayım. Yine hava karlı. Yine İstanbul çirkin. İstanbul mu? İstanbul çirkin şehir. Pis şehir. Hele yağmurlu günlerinde. Başka günler güzel mi, değil; güzel değil. Başka günler de köprüsü balgamlıdır. Yan sokakları çamurludur, molozludur. Geceleri kusmukludur. Evler güneşe sırtını çevirmiştir. Sokaklar dardır. Esnafı gaddardır. Zengini lakayttır. İnsanlar her yerde böyle. Yaldızlı karyolalarda çift yatanlar bile tek. Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. Burada her şey bir insanı sevmekle bitiyor. Sait Faik Abasıyanık
- Ne var bu gülümseyişin altında? - Sen varsın. - Anlamadım? - Sen varsın dedim ya. Ya ben az önce evde oturuyordum, kendi kendime dedim ki çok şükür Ferhan var dedim. Çok şükür dedim. - Yani sırf bunu söylemek için mi geldin? - Değmez mi? Yeditepe İstanbul
İmza Günü duyurusu...
"Dünya Bulantısı" kitabım çıktı. Bir haftaya kadar tüm kitap satış noktalarında yerini alacak. İstanbul/ Küçükçekmece'de 4-12 Haziran tarihlerinde gerçekleşecek "Garip Dede Cem Evi İmza Günleri" kapsamında, 4-5-11-12 Haziran saat 13.00'de, İzan Yayıncılık standında tüm sevdiklerimi bekliyor olacağım. Sevgilerimle...
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.