Bedri Rahmi Eyuboğlu'nun İstanbul Destanı şiiri:
İstanbul deyince aklıma Yahya Kemal gelirdi bir eyyam Şimdi Orhan Veli gelir. Deminden beri dilimin ucundasın Orhan Veli Deminden beri senin tadın senin tuzun Senin şiirin senin yüzün Yaralı bir güvercin misali Başımın üstünde dolanır durur Gelir sessizce konar bu şiirin bir yerine Neresine mi arayan bulur Erbabı bilir. Deli eder insanı bu şehir deli Kadehlerin çınlasın Orhan Veli
Bozkurt; Türk uruklarının en büyük töz (totem)lerinden biridir. Hun Türklerinin bir kolu olan Tu-cje'ler, kurt'tan türediklerine inanırdı. "Büyük dedelerini kurt, kendi yavrularıyle birlikte güdüyor, inine götürerek besleyip büyütüyor". Bu yüzden bayrakların üzerine kurt kafası bulundururlardı Türk kabilelerinde, kurttan geliş
Sayfa 135 - Türk Dünyası Araştırmaları VakfıKitabı okudu
Reklam
Şehir, içten içe kaynıyordu. Hayat, devlete karşı istiklalini aldığı için tabiî hâllerde tasavvuru oldukça güç bir canlılık, bir humma kazanmıştı. Aklı başında olanların hemen hepsi umumî hayattan kendisini mesul addediyordu. Bu yüzden bütün zihinler gergindi. Fikirlerde ve imanlardaki ayrılık şehrin umumi hayatından, matbuatın manzarasından
Sayfa 239Kitabı okudu
TUFAN Sami Babillilerin "Gılgamış Destanı"nın onbirinci tabletinin bulunması ve çözülmesinden bu yana yarım yüzyılı aşkın bir süredir, Ibrani yazıcıların anlattığı biçimiyle Kitab-ı Mu- kaddes'teki Tufan öyküsünün özgün olmadığı bilinmektedir. Bununla birlikte, Babil tufan mitinin kendisi de Sümer köken- lidir. Çünkü 1914 yılında Arno Poebel, Üniversite Müzesi'nin Nippur koleksiyonunda bulunan ve içeriğinin büyük bölümü tufan mitine ayrılmış altı sütunlu bir Sümer tabletinin üçüncü kısmını kapsayan altbölümünü özenle çevirmiş ve yayımla- 88 mıştır. Ne yazık ki bu parça tektir ve bugüne değin eşi bulu- namamıştır; ne Istanbul'da ne de Philadelphia'da kırık parçayı onarmaya yardımcı olacak hiçbir malzeme bulamadım."
Sayfa 173Kitabı okudu
Her gün bir şiir
İstanbul Destanı Bedri Rahmi Eyüboğlu Düzenleme R.B
292 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Melih Cevdet Anday 1915 yılında Çanakkale'de doğdu. Doğumundan kısa bir süre sonra ailesiyle İstanbul'a geldi ve çocukluğu Kadıköy'de geçti. Babasının işi nedeniyle Ankara'ya taşınmalarının ardından, lisede Orhan Veli Kanık ve Oktay Rifat'la tanıştı. Edebi hayatına 1936'da Varlık'ta yayımlanan
Raziye
RaziyeMelih Cevdet Anday · Everest Yayınları · 2023400 okunma
Reklam
Çanakkale Müdafaası; bir hayat müdafaasıdır...Türkler, Çanakkale'yi yaşamak için müdafaa ettiler. Çanakkale Müdafaası; İstanbul'un müdafaasıdır. Çanakkale Müdafaası; bir gençlik müdafaasıdır. Çanakkale Müdafaası; vücudun fenne müdafaasıdır. Çanakkale Müdafaası; inadın inada mükabelesidir. Çanakkale Müdafaası; milletimiz için büyük bir savlettir. Çanakkale Müdafaası; tarihimiz için büyük bir şereftir. Çanakkale Müdafaası; yapılmış ve kazanılmıştır. Lakin vazife yalnız askerler ve kumandanlar için bitmiştir. Bizim için bitmemiştir.
Sayfa 13
Attila, Türk tarihinde olduğu kadar, dünya tarihinde de arkasında derin izler, hatıralar bırakan bir liderdir. Birçok milletin hafızasında ölümsüzlüğe ulaşmıştır. Onun hakkında İtalya'da, Galya'da, Germen ülkelerinde, Britanya'da İskandinavya'da ve bütün Orta Avrupa'da yüzyıllar boyu ağızdan ağıza dolaşan efsaneler
Sayfa 123 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Mustafa Kemal Çanakkale'yi Anlatıyor
Mustafa Kemal, gazeteci Ruşen Eşref Unaydın ile yaptığı görüşmede, Çanakkale Savaşı'na katılan ve bir çoğu şehit düşen Türk kuvvetlerine şöyle teşekkür etmiştir: "İngilizler, Arburnu çıkarmasında, bu cephedeki muharebelerde kumandanlarının, askerlerinin gösterdikleri cesareti, metaneti, cengaverce meziyetleri son derece övücü bir dille anmakta ve ilan etmektedirler. Fakat düşünün ki bütün muharebe vasıtalariyle mükemmel surette donatılmış olarak büyük bir inat ve azimle Arıburnu kıyılarına ayak basan düşmanımız gene o kıyı kenarlarında kalmağa mecbur olmuştur. Bundan dolayı subaylarımız, askerlerimiz vatanseverlikleri ve dini hisleriyle, milletlerine yaraşır yiğitlikleriyle bu derece kuvvetli bir düşmana karşı taht şehrinin (İstanbul'un) kapılarını korumakla gerçekten iftihar etmeğe değer bir mevki kazanmışlardır. Kumanda ettiğim bütün kıt'aları subaylarını, erlerini birer birer takdir ederim. Bu ulu maksat uğrunda canlarını kahramanca feda eden mukaddes şehitlerimizi derin ve ebedi bir saygı ile yadederim.
Kuleler ve İstanbul
“İstanbul deyince aklıma kuleler gelir, ne zaman birinin resmini yapsam öteki kıskanır, ama şu Kız Kulesi’nin aklı olsa Galata Kulesi’ne varır, bir sürü çocukları olur...” Bedri Rahmi Eyüboğlu, İstanbul Destanı Görsel: Serhat Albamya
Reklam
Yemen, Anadolu'nun çektiği acıların bir parçası, hattâ en küçüğüdür. Daha acıklısı var: Verimsiz bir toprağın getirdiklerine beş on kuruş eklemek için memleketinden ayrılıp İstanbul sokaklarında kaybolan zavallılara arkada kalanların hasreti... "Di gel, di gel, dadaş gel!..." diye atılan çığlıklar, bu toprağın üstünde yaşayanların asıl romanlarını, şartların, zaruretlerin gerçek yüzünü verirler. Bunların birinden aldığım: Çerden çöpten yuva kurdum, Uçurmadım bala ben... beytinin bütün bir hayat destanı olabilmesi için bir an gerçek bir romancı muhayyilesine çarpması yeter. Bu halk havaları içinde beni en çok saran "Billûr Piyale" oldu: Nezaket vaktında serv-i bülendim, Salın reftare gel yasemenlikte. Kimseler görmemiş, canım efendim, Sen gibi bir dilber gülbedenlikte. Bezme teşrif eyle, ey çeşm-i âfet! Bu şeb hane halvet, eyle muhabbet Baş üzre yerin var, teklif ne hacet? Sen bir gülsün gezme, her dikenlikte Çağırırım, çağırırım yanıma gelmez, Bülbülden öğrenmiş, dikene konmaz, Yüz bin öğüt versem biri kâr etmez Aslı da beyzadelim, sen safa geldin! Billûr piyalelim, bize mi geldin?
Sayfa 54
93 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
KUVÂYİ MİLLİYE DESTANI
Genco Erkal'ın sesiyle kitabı okumak etkileyiciliğini kat be kat arttırdı, müzikal desteği ve diğer okuyucular mükemmel bir tat bıraktılar damağımda. Nazım Hikmet'in inceliğini yine Fazıl Say'ın oratoryosundan tanımıştım, o zariflik bu kitapla yine pekişti içimde. Ayrıca Muammer Sun'un "Sevda Çiçeği" müziği bir o
Kuvayi Milliye Destanı
Kuvayi Milliye DestanıNazım Hikmet Ran · Yapı Kredi Yayınları · 20083,154 okunma
"Gün gelip dağılıp pâre pâre bedenim silinse be-tekmil yârimin hayalinden çakır gözlerimin nâm ü nişanı, asırlar ezber kılıp birbirine devredecektir senin o müthiş kavganı yapan insanlarına dair İstanbul cezaevi revirinde yazdığım destanı. Ben mukaddes bir hiddet içinde tüylerim diken arşınlayıp betonu, demiri dövüp yumruklarımla on beş kerre yirmi dört saatte yazdım ki onu, buna telin dışında anam ve yüzü güneşli bir yaz manzarasına benzeyen karımla telin içinde Kemal Tahir şahittir." KUVÂYİ MİLLİYE DESTANI / NAZIM HİKMET
Resim