Mendilimde Kan Sesleri
Her yere yetişilir Hiçbir şeye geç kalınmaz ama Çocuğum beni bağışla Ahmet Abi sen de bağışla Boynu bükük duruyorsam eğer İçimden öyle geldiği için değil Ama hiç değil
"Bu şehirde güneş doğarken yeni doğan güne şükredilir, üçüncü saatte kutsal ruhun inişi kutlanır, altıncı saatte çarmıha geriliş, dokuzuncu saatte Mesih'in ölümü anılır ve elbette her pazar, kendine özgü şatafatıyla aşai rabbani ayini yapılırdı."
Sayfa 13 - Alternatif YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Dönemin hükümetinin ayıbıdır bu da
İstanbul'daki son günlerinde bütün eski dostları ile her sınıf ve meslekten hayranları devamlı olarak ken­disini ziyâret etmişler, sevdiği hâfızlar ona istediği kadar Kur'an okumuşlardır. Nihâyet bitkinliğinin artması ve havaların soğuması üzerine tamamen Mısır apartmanına yerleşen Mehmed Âkif, 27 Aralık 1936 Pazar günü akşamı 19.45'te vefât etmiştir. Allah rahmet eylesin. Ertesi günkü gazeteler, İstiklâl Marşı şâirinin vefâtını haber verdiler.. Beyoğlu hastahânesi'nde gasl olunan cenâze öğleye doğru Beyazıd Câmii’ne getirildi... Âkif, ha­yatında olduğu gibi memâtında da tiksindiği yapmacık resmî tavırlardan kurtulmuştu: Resmî kişiler ve ku­ruluşlar onun vefâtı karşısında müsbet en ufak bir kı­pırtıda bile bulunmadılar. Cenâze merâsimine katılan topluluk için, Midhat Cemal Kuntay, şunları yazıyor: "Cenâze Beyazıd'dan kalkacak. Oraya gittim. Kimseler yok; bir cenâzenin geleceği belli değil. "Çok sonra birkaç kişi göründü. Biraz sonra çıplak bir tabut geldi. 'Bir fıkara cenâzesi olmalı' dedim. O anda Emin Efendi Lokantası'nın sâhibi Mâhir Usta, elinde bir bayrakla cenâzeye koştu. Sebebini anlamadım. Yine o anda yüzlerce genç peydâ oldu. Üniversite'nin büyük sancağına çıplak tabutu sardılar. Ellerimi yüzüme ka­padım. Cenâzeyi tanımıştım.
Mendilimde Kan Sesleri
Her yere yetişilir Hiçbir şeye geç kalınmaz ama Çocuğum beni bağışla Ahmet Abi sen de bağışla Boynu bükük duruyorsam eğer İçimden öyle geldiği için değil Ama hiç değil
Sayfa 615
Ben O'nu son defa gördüğümde, Temmuz ayının sıcağı Florya Plajı­nı kavuruyordu. Bir pazar günüydü. Cumhurbaşkanı'nın yatı henüz gö­rülmüştü ki, sahilde yüzen binlerce kişi onu karşılamaya koştu. Ben onların arasında idim. Atatürk, zayıflamıştı, üzerinde deniz ma­visi bir ceket ve beyaz flanel bir pantolon, kayıkla bir dolandı. Yüzen pek çok kişi etrafını sarıyordu. Sevgi gösterilerine eliyle cevap veriyordu. Akşam enfesti. Pembe ve altın rengi plaj mor renk alıyor, Asya, u­zakta, kor rengine bürünüyordu. Atatürk'ün yatı, yıldızlar ve İstanbul banliyösünün ışıkları parıldadığı zaman gözden kayboldu.
Sayfa 211 - Bilgi Yayınevi
1969 yılında yaşanan ve tarihe Kanlı Pazar olarak geçen hadise Adalet Partisi, MTTB, Komünizmle Mücadele Dernekleri ve tarikat yapılanmalarının ortak bir organizasyonuydu. Saldırıdan iki gün önce MTTB'nin İstanbul binasında yapılan toplantıda Komünizmle Mücadele Dernekleri Başkanı İlhan Darendelioğlu bir konuşma yapmış ve "pazar günü komünistler miting yapacak. Biz bu mitingde savaşacağız. Silahı olan silahıyla, olmayan baltasıyla gelsin" demişti.
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
278 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.