Bir gün Orhan Veli Kanık, şiir yazmak için kendisine ilham verecek yeni bir yer aramaktaydı. Evinde veya yazı masasında kalmak yerine, farklı bir ortamın onun için daha yaratıcı olabileceğini düşünüyordu. Bu nedenle, Boğaziçi'nin güzellikleri ile ünlü İstanbul'un eşsiz semtlerini dolaşmaya karar verdi.
Bir sabah, İstanbul'un en eski semtlerinden biri olan Balat'a doğru yola çıktı. Daracık sokakları, tarihi evleri ve renkli atmosferi ona ilham veriyordu. Yürüyüşü sırasında çocukların sokakta oyun oynadığını, yaşlıların sohbet ettiğini ve mahalle esnafının tezgahlarını açtığını gözlemledi.
Orhan Veli, Balat'ın meşhur çay bahçelerinden birine oturdu. Burada bir fincan çay sipariş etti ve insanları izlemeye başladı. Yüzündeki tebessüm, onun iç dünyasında yeni şiirlerin filizlenmeye başladığını gösteriyordu.
Çayın yanında defterini ve kalemini çıkardı. O anı, mahalledeki yaşamın renklerini, insanların duygularını ve günlük olayları yansıtmak istiyordu. Bir süre düşündükten sonra, defterine şu dizeleri yazdı:
"Gökyüzü mavisiyle süslü Balat,
Eski sokaklarında çocuk sesleri yankılanır.
Komşu komşunun derdine koşar,
Paylaşır sevinçleri, acıları birlikte."