İKTİSAT-KÖYCÜLÜK / MEMLEKETÇİLİK-SOSYAL ADALET
Atsız Türk düşünce hayatına 15 Mayıs 1931 tarihinde çıkmaya başlayan Atsız Mecmua ile girer. Bu dergide çıkan Boz Kurt imzalı ilk yazılarında Anadolu'ya, "memleket"e, köye ve köylüye ağırlık verdiği görülür. "Bir kuş bakışı" başlıklı ilk yazıda bulunan şu cümleler dikkat
İstanbul'un nüfusu, Osmanlı fethinden önce otuz-kırk bin dolaylarına düşmüştü. Fetihten sonra Fatih, İslam hukukuna göre askerlerinin kenti yağmalamasını, gönüllü teslim olmadığı için, engelleyememiş; ancak gelecekteki başkentini olabildiğince az zarar görmüş durumda ele geçirmek istemiştir. Fethi izleyen yıllarda da İstanbul'u
Deli Kurt'ta Mekân: Romanın asıl mekânı Karası (Balıkesir) bölgesi olmakla birlikte olaylar oldukça geniş bir coğrafyada geçer. Tımarlı sipahi olan Çakır'ın ve onun yetiştirdiği Deli Kurt'un köyü Karası'da bir yerlerdedir. Bu köye iki günlük mesafede, Çakır'ın sütanası Satı Kadın'ın köyü bulunmaktadır. Satı
Deli Kurt'ta Mekân: Romanın asıl mekânı Karası (Balıkesir) bölgesi olmakla birlikte olaylar oldukça geniş bir coğrafyada geçer. Tımarlı sipahi olan Çakır'ın ve onun yetiştirdiği Deli Kurt'un köyü Karası'da bir yerlerdedir. Bu köye iki günlük mesafede, Çakır'ın sütanası Satı Kadın'ın köyü bulunmaktadır. Satı
buradaşuanadekyazmışolduğumincelemelerarasındakibuenuzunincelememiokuyanherkeseşimdidenteşekkürler
(ben olsam uzun demez okurdum. kendim yazdım diye demiyorum. valla. bak yemin ettim. lol.)
okumuş olduğum bu kitap floridadaki ringling kolejinde mimarlık, sanat ve
Türkiye'nin dört bir yanında görülen bir diğer olgu da Atatürk'ün hayattayken kullandığı binaların, özellikle de evlerin onun orada kaldığı zamanda donup kalmış müzeler haline gelmiş olmasıdır. Ziyarete açık durumdaki bu müzelerde 1919 ile 1938 arası döneme ait çeşitli nesne ve iç mekanlar korunmakta ve sergilenmektedir. Bu evler hem İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde hem de taşradaki kasaba ve şehirlerde, özellikle de Samsun, Erzurum, Sivas gibi Kurtuluş Savaşı'nda önemli yeri olan merkezlerde bulunmaktadır. ''Atatürk evleri" adı verilen bu yapıların müzeleştirilmesi, ABD'de ilk başkan Washington' un kaldığı tarihi evlere "George Washington burada uyudu" yazılı tabelaların asılmasına benzetilebilir. Ancak Atatürk evlerinin müzeleştirilmesi binanın dışına bir tabela asılmasının ötesine geçer: İçiyle dışıyla yapının tamamını kapsar. Dolmabahçe' deki yatak odasının 10 Kasım 1938'de Atatürk'ün öldüğü zamanki haliyle aynen muhafaza edilmesi gibi, Atatürk evlerinin odaları da Atatürk orayı ziyaret ettiği veya kullandığı zamanki haliyle aynen korunmuştur. Atatürk hayattayken başlayan bu müzeleştirme süreci aslında Dolmabahçe yatak odasının öncüsü olarak da görülebilir. Atatürk'ü Anıtkabir' de olduğu gibi sonsuza dek ölümsüz kılmak yerine onu kendi yaşadığı tarihteki zaman dilimine yerleştirir.
Anıtkabir inşaatı 1943'te başladı ve 10 yıl sürdü. Ankara caddelerinde gerçekleştirilen ve bir önceki bölümde ayrıntılı bir şekilde anlatılan törenin ardından Anıtkabir 10 Kasım 1953'te resmi olarak açıldı. Ancak, herhangi bir inşaatın başlayabilmesi için önce müsait bir yere ve uygun bir tasarıma ihtiyaç vardı. Anıtkabir için yer
"...İngilizlerin bir askeri bandonun mızıkacılarını silahlı asker sanıp öldürmeleri Türklere çok acı gelmişti....bütün evleri araştırdılar,mezarlıklardaki kabirleri deşerek içinde silah saklı olup olmadığına baktılar....Rauf Bey neşeli görünmeye çalışarak "Bırakın gelsin alçaklar,"diyordu "Buradayız işte."parlementonun kendi kendine dağılması değil işgal kuvvetlerince dağıtılması gerektiğini ileri sürüyordu.........İki yanında süngü takmış İngiliz erlerinin sıralandığı sokaktan geçerek Yıldız sarayına gittiler....."şu sular bu kafirlerin gelebilecekleri en son yerdir Anadolu çelik gibidir.Mücadelesinde başarıya ulaşacak. ""
Efendi Hazretleri, "İstanbul'un bütün evleri medrese olsa lakin emr-i bi'l ma'ruf terk edilse bir kıymeti yoktur. Çünkü evlerimiz gibi şehirlerimizi de ancak emr-i bi'l ma'rufla koruyabiliriz." derdi.