Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
O adam, işte benim bu adamdı; benim gerçek milliyetçilikteki hocam!
Kitaba dalıyor adam Küçük bir ot koparıyor kadın Ben buradan göremiyorum, masamdan, otun cinsini yani İyi günler diliyorum onlara, uzaktan Ve yalnızlığa değin çok şey biliyorum. Adamın elindeki kitap benim kitabım Okuduğu şiir de işte bu okuduğunuz şiir.
Reklam
Epikurosçuluk
Hayatın amacının haz olduğunu düşünen adam, işte bu adamdır.
Çünkü o Ekim günleriyle aralıksız boyanan Bir ırmağın durgun sesidir İyi ya, ekimdir işte, kasıma ne kalmıştır şurada Yani bir çay ocağının başında Bir adam şekerlere çocukluğunu sevdirir.  
Bu odalardan nefret ediyordum ve bu odaların içindekilerden nefret ediyordum ve evden dışarıya çıktığımda evin önündeki insanlardan nefret ediyordum, birden bu insanların hepsine aksi davranmıştım, oysa onlar benim yalnızca iyiliğimi istiyorlardı, ama işte zamanla bu sinirime dokunmuştu, hiç bıkmadıkları yardıma hazır oluşları birden beni derinlemesine itmişti.
Mercan önüne dönüp son basamağı da geride bırakırken bir karıkoca, evet yüzükte vardı parmaklarında, kol kola merdivenleri inmeye başladı. Adam kadının kulağına bir şey fısıldadı, artık ne söylediyse karısı kahkaha atarak başını adamın omzuna bir anlık koyup çekti bile. Hani böyle şeyler ancak dizilerde oluyordu? Demek gerçek hayatta da karısını seven adamlar vardı... İşte; adam bu benim nikahlı karım, zaten cepte demiyor, Samatya Meydan'a keyif çatmaya getiriyor, espri bile yapıp güldürüyordu karısını... Allahım, Mercan'ın bu kocasını koluna takıp kahkahayla meydana inen kadınlardan nesi eksikti? Kocası eksikti.
Sayfa 39
Reklam
Aslında kimse gerçek düşüncelerini yaşamıyor, içinde bulunduğu bir hâli sürdürmek ya da o halden kaçmak, çekip gitmek için can atıyor, ama başkalarıyla olunca istediği şeyleri öyle kolay kolay yapamayacağını görüyor. İşte düpedüz bir sıkıntı sebebi. Düşünce değil böyle yerlerde yoğunlaşan, insanın bütün zihin birikiminin boşluğu öylesine saldırıyor ki, kaçacak bir yer bulamıyorsun, ezilip kalıyorsun.
Sayfa 107 - İz yayıncılık
Gününü değerlendirmeye bakacaksın.. günün nasıl de-ğerlenir, bak anlatayım: şimdi ömrünü bitmiş say, ömrün bit-miş de sen yalvarmış, yakarmışsın, sana gözyaşların için ca-badan bir gün daha vermişler.. işte şu anda da o bir tek son günün içinde bulunuyorsun.. işte o son günde ne yapacaksan, her gün onu yapacaksın O zaman bu bahçede gezinmem ki, der çocuk. Ne yaparsın ya? Ağlarım.
biliyor musun, küçük adam, tavuk yumurtasına kuluçkaya yatan kartal nasıldır? kartal henüz, kartal yavruları çıkaracağını ve onları kartal olarak büyüteceğini sanmaktadır. oysa, yumurtalardan hep yalnız küçük civcivler çıkar. büyük bir şaşkınlık içinde kartal, civcivlerden; daha sonra kartal olacağını umar. oysa sonuçta hepsi yalnızca gıdaklayan tavuktur. kartal bunun ayırdına vardığı zaman, bütün civcivleri ve gıdaklayan tavukları yeme içgüdüsüne, büyük bir çabayla hakim olabildi. yalnızca ufak bir umut, onu bu yaman cürümden alıkoydu. bu umut, gıdaklayan birçok civciv arasından günün birinde bir kartal yavrusunun çıkacağı, büyük bir kartal olacağı ve yüksek sarp kayalıklardan uzaklara bakarak, yeni dünyalar, yeni fikirler, yeni yaşam biçimleri keşfedebileceği umududur. işte yalnızca bu küçük umut, yalnız ve üzüntülü kartalı, bütün gıdaklayan civcivleri ve tavukları etiyle kemiğiyle tamamen yutmaktan alıkoydu.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.