"Öyle bir şehir düşünün ki ister on beş gün için ister bir ömür kalmak için gelin hiç fark etmez, sizde öyle bir his yaratsın ki sanki hep oranın insanıymışsınız da sadece bir yere kadar gidip geri dönmüşsünüz. Sokaklardaki insanlar tanıdık; yağmuru, güneşi bildik, her ağacının altına gölgenizi bırakmışsınız da güneş batana kadar yine o ağacın altında yerinizi alacakmışsınız gibi. Antalya böyle bir şehir işte, siz onu sevmeye başlamadan o sizi sevmeye başlamıştır bile."
Sayfa 12 - Kepez Belediyesi Kültür YayınlarıKitabı okuyor
İnsan unutmuyordu duyduğu, yaşadığı hiçbir şeyi, istese bile hafızası bırakmıyordu peşini.
Tarih yaşandıkça yazılmıyor, yazıldıktan sonra yaşanıyordu. Hayatlarımız, devletin tayin ettiği hikâyelerdi
İnsan öyle bir karanlıktır ki, ona ulaşmak neredeyse imkânsızdır. Daha az incinmek için en iyisi yalnızlıktır.
Dünyaya tanıklık etmek gibi bir misyonumuzun olması, bizi uyumsuz ve mutsuz kılan işte bu gerçekti. Bunu iliklerime kadar hissediyordum.
İnsanın boşluğunu kapatacak bir cümleye ihtiyacım var şimdi. İnsanın boşluğunu ne doldurur?
Zaman, hiçbir yarayı iyileştirmiyor, hiçbir suçu temizlemiyor ve hiçbir gerçeği değiştiremiyor, derdi babaannem.
Bitmeyen bir döngü vardı. Nasıl başlarsa başlasın insanların sonları hep aynıydı. Ölüm kokuyordu her yer. Herkesin üzerine sinmişti bu koku.
İsmail Hakkı Bursevî (rah.) Hazretleri buyurmuştur ki:
İnsanın kalbi, bir ağacın kökü gibidir. O iyi olursa bütün âzâları iyi olur; o kötü olursa bütün âzâları kötü olur.
Binâenaleyh, işlenen amelin sevabının kat kat olması ve netice elde edilebilmesi, kalbin hâline bağlıdır. Bundan dolayı zekât ve sadaka vermeyi, müsafire ikram etmeyi ve her
"Kim bilgeliği ile öne çıkmak kaygısındaysa işte en çok o anlayışla kafa sallar ve her fırsatta alkışlamaktan geri durmaz, tıpkı keyfinin yerinde olduğunu belli etmek isteyen eşeğin kulaklarını sallaması gibi."
Kaç Hıristiyan gerçekten de kendine tokat atana öteki yanağını uzatır? Kaç Budist gerçekten bencil saplantılarını geride bırakır? Kaç Yahudi gerçekten komşusunu kendi canıymış gibi sever? Doğal seçilim Homo sapiens'i böyle şekillendirmiş işte.
İslâm, toplum arasındaki sevgiyi göz önünde bulundurduğu gibi, kişinin ahlakının temizliğine de önem verir. Ahlakı ve vicdanı olan birisi faiz yiyemez. Faizin yaygın olduğu herhangi bir toplumda da sevgi ve saygı diye bir şey kalmaz. Benden onu iki lira olarak geri almak için bana bir lira veren bir kişi, benim düşmanımdır. Hiçbir zaman ruhum ona ısınamaz ve kalbim de ona sevgi besleyemez. Oysa yardımlaşma, İslâm toplumunun temellerinden birisidir. Bu temeli faiz zayıflatır ve çökertir. İşte İslâm, bundan dolayı faizden tiksinir.
Ashley Jade
O, herkesin peşinde olduğu yetenekli bir kötü çocuktu. Bense herkesin nefret ettiği önemsiz, asosyal bir kızdım.
O güneşti; hepimizi kendine çekiyordu. Bense bir kara deliktim; evrende sadece yer kaplıyordum.
Onun kaderinde yıldız olmak vardı. Benim kaderimde ise değersiz ve geride kalan olmak...
Ta ki beni özel olduğuma
Montaıgne, 16.yüzyılda yaşamış ünlü Fransız yazar. Deneme türü olarak ilk eseri çıkarıp, derleyendir aynı zamanda kendisi.
Bu eser, yazarın okuduğu, yaşadığı, görüp duyduğu bütün bilgi, tecrübelerin not alıp deneme oluşturduğudur.
**Montaigne, insan doğasının karmaşıklığını anlamaya çalışırken, okuyucuya da kendi iç dünyalarını keşfetme fırsatı
Sonra sen geldin..
Mevsimlerin dörtten fazla olduğunu öğrendim.
Saatleri saymayı öğrendim, sana sarılmak için.
Şarkılara takılı kalmayı, insanlara dikkat etmeyip, ilk önce seni, sonra seni, en son olarakta yine seni düşünmeyi öğrendim.
Bakışlarının fotoğrafını çekmeyi, sonra o fotoğrafı içime asmayı öğrendim.
Sonra sen geldin
Gelmenin bir insan için ne demek olduğunu da ögrendim.
Bir şehrin bir insan tarafından ne kadar güzelleşebileceğini senin yanında öğrendim.ondan sonra dünyanın yarısının, yanaklarına sığdığını gördüm sen gülünce.
Sonra sen geldin işte.
Geçmişte yaşadığım herşeyi unutmak istediğimi fark ettim. Sırf kalbim gibi aklım da sadece sen ol diye.
Hatta ve hatta baktığın bir insanı özlemenin ne demek olduğunu seninle ögrendim.
Yaşanılası en güzel duyguların seninle var olduğunu öğrendim..
alıntı*
Sizler, tüm umutları kesilmiş insanlarsınız! Sizler, dört duvar arasına mahkûm olmuş insanlarsınız! Sizler... sizler, dışarıda ve içeride hiçbir işe yaramaz, dünyaya yalnızca gün saymaya gelmiş zavallı insanlarsınız! İşte buraya bir silah koyuyorum, işte umutlarınız ve yaşamınızı kısıtlayacak, birinizi daha hayattan silebilecek gerçeklik; bunu