"Tanrı hiçbir İsrailoğlu'na izin vermezken Joshua'nın Sina Dağı'na yaklaşmasına göz yumdu," diye yanıtladı Ruth. "Joshua özeldi." "Ve işte biz de bu yüzden bebeğimiz gibi özel bir ruh için o ismi seçtik," dedi babam bize. "Öylesine özel ki Tanrı onu erkenden yuvaya çağırdı." Ruth başını onaylarcasına sallayarak, "Öylesine özel ki," diye tekrarladı.
Sayfa 35 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
“Neden ölesiye çalıştırıyorlar insanları? Neden? İnsanların hayatını neden çalıyorlar? Soruyorum size? Bizim patron... Nefedov'un fabrikasında hayatımı kaybettim ben, bizim patron bir şarkıcı kadına, elini yüzünü yıkaması için altın bir leğen, hatta yine altından bir de lazımlık hediye etmişti. Benim gücüm, hayatım o oturaktadır. Hayatımın neyin uğruna tükendiğini görüyorsunuz işte... Adam sevgilisinin gönlünü hoş etmek için çalıştırarak aldı canımı, kanımı.”
Sayfa 248 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Romeo ve Juliet
"Sen benim hayatımı kurtardın Juliet. Üstünde seksi bir kostüm ya da kırmızı pelerinin yoktu. Ama o gece beni sadece o küvetten çıkarmadın, kendi karanlığımdan da kurtardın. Ve sen geldiğinden beri karanlığım eskisi kadar bana yaklaşamıyor. İşte bu yüzden Juliet, sen benim hikayemin baş kahramanısın. Eğer hayatım bir kitap, bir film ya da bir dizi olsaydı, ilk bölüm seni gördüğüm an başlıyor olurdu. Sen benim hikayemin esas kızısın."
Sayfa 151 - Ren Yayınları/Emir ve SahraKitabı okudu
Girişimlerimden sadece birinin hayatım boyunca beni bağlayacağını, bir baş belası, bir sadık köpek gibi beni izleyeceğini bilseydim...kendimi hiç düşünmeden kaldırır suya atardım. Ne olacağını, hayatın nereye varacağını bilerek yaşamak, bir ölü gibi yaşamaktır...Mimarların yerle bir etmek için kitaplar yazdıkları bir hayat; işte benim güzel hayattan anladığım budur. Nesnelerin sürgit yaşamasını istememek için, insanların yeterince saf ve yürekli olması gerekir...
Sayfa 18 - Paul Nizan, Yordam Kitap, 1. Basım: Şubat 2017, İstanbul, Çev. Özdemir İnceKitabı okudu
Öylesine
benim yaşamım hep iki ayağımın sığacağı şekilde bir uçurumdaydı . bazen olur o uçurumdan atlamak isterdim ,bazen ise ya geridekiler ne olacak derdim . uçurumdan atmam gerekenler aslında içimmiş yaşamım değil . ben içimi attım arkadaşlar . benim içimi sel basmıştı ,heyelana uğramıştı . ama önce hayat Tokat artı sonra ise uğruna öl dese öleceğim
Muhsin Ertuğrul sahneye çıkıyor.
Rıfat Bey lafa giriş aramadı, elindeki ilanı sallayarak sordu, "Buradaki Ertuğrul Muhsin sen misin?" Muhsin bunu beklemiyordu; bir anlık duraksamanın ardından, "Evet," dedi, "benim." Ablası bir felaket haberi almış gibi koltuğa çökerken eniştesi, "İnkar etmediğine memnun oldum," dedi. "Artık bu iş bitecek, hemen şimdi, bu hevesten vazgeçeceksin!" Muhsin'in yüzünde bir şaşkınlık ifadesi belirdi, "Yanlış anlamışsınız," dedi. "Bu bir heves değil. Ben tiyatroyu meslek olarak seçiyorum. Hayatım boyunca bu işi yapacağım." Rıfat Bey, meselenin vehametini işte o zaman anladı. Büyük bir ciddiyetle, "Ne bizim ailemizde ne rahmetli babanızınkinde tiyatrocu yok," dedi, "Ya bu düşüncenizden vazgeçersiniz, ya da ailenizden." Muhsin, "Anladım," diyerek boynunu eğdi, "şu halde ailemden vazgeçiyorum." Yüzü üzüntüden allak bullaktı, biraz da sesi titriyordu, fakat kendini tuttu hiç gözyaşı dökmedi. Bu soğukkanlılığı ablasını çıldırtmıştı, genç kadın öfkeyle, "Sokaklar da aç kalacaksın!" diye bağırdı arkasından. Muhsin, "Bir kuru ekmek bulurum herhalde," diye mırıldandı, "Allahaısmarladık." İşte Üsküdar'daki evden çıkışı böyle oldu. Bir trajedinin finali gibi...
Sayfa 37 - can
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.