——
Güneş kimseyi ayırmaz. Herkese eşit dağıtır ışığını. Isıtırken herkesi aynı ısıtır. Geceye saklanırken bir akşam vaktinde,herkesi mahrum bırakır ışığından. Kimseyi kayırmadan. Toprak insan ayırmaz, yağmur insan ayırmaz. Kar,kış,kıyamet.! İnsan ayırmaz bunlar. Ağaçlar verirken meyvesini ne rengine bakar insanın ne yaşına ne aklına.
Ama insan.! İnsan ayırır kendini bir tek kendinden. Küçük gören de insandır, saygı duyan da.
Gereğinden fazla severken birini diğerinden nefret eden de insandır hep. İnsandır mala,mülke, makama tapan. İnsandır ufacık bir iyilikle yüceler yücesine çıkıpta, tökezleyince aşağıların aşağısına yuvarlanan. İnsandır hep mukaddes yüke talip olupta, heybesini çerle çöple dolduran. İnsandır kendinden bir haber, kendine yabancı. İçine dönerken sırtını, dışına sarmaşdolaş.
Manaya küserken maddeye yoldaş. İnsandır duyan, insandır susan, insandır unutan, insandır seven, insandır sevilen, insandır kaçan.
İnsandır korkan. İnsandır onca yük ve duyguyu içinde taşırken, bulutlar gibi bir türlü yağamayan. Okyanuslar geçip bir kaşık duyguda boğulan.
“İNSAN” olmak. İşte bu bizim hikayemiz. Bu bizim hazin hikayemiz.
Hayatın görünmeyen prangaları var. Ve biz o sonsuzluk denizinde kürek cezasına çarptırılmış, eli kelepçeli ayağı prangalı mahkumlarız. O küreği çekmek zorundayız. Ölüm bizi eşitleye kadar.