Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
536 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Yorum
Merhaba bugün bu kitap'ın yorumu ile geldim. İlk başladığında eh işte diyerek başladım ama bir iki sayfa sonra Emma'nın yaptığı kemikli yüz tarifinden sonraki "kafatası bile çekicidir" tarifinden sonra gülmedim değil daha önce hiç duymadığım ve okumadığım için komik ve tuhaf buldum. Yazarın dile bana biraz yavan gelmedi değil sanırım o da yazarın sürekli dış görünüşü falan betimlemesinden dolayı. Bence yılda 1 kere görüşmek pek de aşk gibi gelmedi bana, bir insanla aşıksan onu her zaman görmek birlikte olmak istersin sonuçta öyle değil mi? Evet aşk başka şekiller de olabilir diyeceksiniz buna da katılıyorum ama normal gelmeyen bir yanıda var bence. 2. Bölümün sonuna doğru Em değişmeye ve Dex ile artık yollarını ayırmak istiyor, bence çok da iyi yaptı yavaş yavaş kendi değerini anlaması ve Dex'i bırakması çok hoştu en azından bir süreliğine de olsa. Çoğu kişi çok severek okumuş ha bende sevdim ama sevmedim de tam arada kaldım hani derler ya nörtüm diye hee tam öyle işte, özellikle Dex'in Emma'yı ve hayatına giren neredeyse her kadını cinselleştirmesi ve bu şuan ki günümüzün de sorunu olması beni kitaptan soğuttu hatta bazen okumak bile istemedim yarım bıramka istedim ama kitapları yarım bırakınca beni bir şeyler dürtüyor ve o kitabı bitiriyorum bu kitap da öyle oldu benim için. En çok da Em'in vefat edip Dex'in daha fazla değişebileceğini görememiş olmak daha da üzücüydü benim için.
Bir Gün
Bir GünDavid Nicholls · Pegasus Yayıncılık · 20106bin okunma
258 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Aşk da Tükenir
Artık Kayıp Zamanın İzinde serisiyle biraz daha barıştım. Elbette 1, 2, 3 ve 4. Kitaplar benim için zorlayıcı okumalar olmuştu ancak 5 (
Mahpus
Mahpus
) ve 6 (
Albertine Kayıp
Albertine Kayıp
) öncekilere göre kat kat daha derin ve etkileyici duygu aktarımlarının bulunduğu romanlar bence. Mahpus'ta anlatım daha çok Proust'un Albertine'e olan yüceltilmiş aşkıydı.
Albertine Kayıp
Albertine KayıpMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20202,181 okunma
Reklam
112 syf.
10/10 puan verdi
İtaatkâr / isyankâr ?
İpucu vermek zorundayım. Çocuğumuz kaleme yeni bir isim buluyor : FİNDEL :)) Çevresindeki herkesi ikna etmeyi de başarıyor ancak kolay olmuyor. Başta klasik (!) öğretmenini ikna etmek çok zorluyor, üstüne de cezalar yiyor… Peki yetişkinler ne ister ? Kendilerine itaat etmelerini, her dediklerine harfiyen uymalarını … Ama yetişkinlerin olmadığı ortamlarda da tek başına her şeyle doğru bir şekilde mücadele etmelerini de isterler , değil mi ? Peki bu nasıl gerçekleşecek ? Dediğimi yap yaptığımı yapma modeliyle büyüyen hangi birey ; kendini tam manasıyla gerçekleştirmiştir ki ? İşte tam bu noktaya dikkat çeken kitabımız, her ne kadar yetişkinlerin çocuklardan tam anlamıyla dediğine uymalarını beklerken bir yandan da tek başınayken kendini yönetebilmesini isterken , bunun kişiliğe ve davranışa nasıl yansıtılacağını anlatıyor. İtaat edilmediğinde cezaya başvurmanın aslında yetişkinin bu durumda bilgisiz, tecrübesiz kaldığını , ne yapacağını bilmemesinden kaynaklandığını diyor literatür. Bu noktada yetişkene düşeni de öğretmen karakterin bir mektubuyla anlatıyor. Ne itaatkar ne de isyankar olsun çocuklar. Aradaki o ince çizgiye dikkat etmek lazım ;) Kuşaklar arası çatışmanın , çocukların da bir birey olduğunu n normal olduğunu savunan kitabı siz yetişkinler ve çocuklara aşırı tavsiyedir .
Bunun Adı Findel
Bunun Adı FindelAndrew Clements · Günışığı Kitaplığı · 20212,084 okunma
Bir kişinin her yaptığı kötülüğü, her yaptığı zarar verici davranışı travma olarak adlandirmamaliyiz. Bazı hareketler saf kötülüktür. Ve biz bu travmatik dediğimiz aslında kötü olarak kabul etmediğimiz davranışlar karşısında o kişiyi savunursak yanında olursak travmatik olarak adlandırılan kötülükler bizi yine bulacaktır. Bu kişilere koz verdiginizdeyse işte o zaman geri dönüşü olmayan bir yola girmissinizdir. Der ki, o kadar şeye rağmen yanımda demek ki destekliyor bu davranışımı. Der ki, diğer kişiyi geçtim bizzat kendisine ok attım sesini çıkarmadı, Der ki hatalı olduğum kabul ettiğim konuda da üste çıkmak için bir sürü şey yaptım yine yanımda. Yani, dikkatli olmak lazım. Doğru sorular sormak lazım. Kendimize de doğru sorular sormak lazım.
İki parmak ustaca vajinamın içine girerek beynimi susturduğunda, işte her şey o anda kafama dank ediyor. Bu tecavüzün şoku ile tökezleyerek öne doğru bir adım atmaya çalışıyorum ama yerimden kıpırdayamıyorum. Tepkisel olarak hızla solumaya başlıyorum.
yaraları sağaltan türkülerin bağrından bir infial uyanıyor bu mısralar o infialin suç ortağı olmalı diyorum ki ölüsü çirkinleşmiyor çocukların hepsinin kanından bir pay âdem’in ilk oğluna ikinci oğluna güzelliğinden. benim sabah-ı şerifle boyanan duvarlarım vardır annemin gece uyanıp dili damağında Allah deyişi çift tesbihle saldırışı kâfir
Reklam
İmkansız, sadece bizim imkansız olduğunu düşündüğümüz şeydir. Belki de şu anda imkansız olduğunu düşündüğün şey, işte bu sınırsız olanakların imkansız olmadığı fikridir. Öyleyse bu senin şahsi kanaatindir. Bunun doğru ya da yanlış; iyi ya da kötü bir tarafı yok. Bu, senin kendi kanaatindir ve yaşamın da bu doğrultuda ilerleyip
Evrenin ruhu bir düşüşü gerçekleştirmeden önce yol boyunca öğrenilen her şeye değer biçer. Bize karşı kötü duygular beslediği için böyle davranmaz. Düşümüzü gerçekleştirmemizin yanı sıra ona doğru ilerlerken aldığımız dersleri de iyice öğrenmenizi ister. Ama insanların çoğunluğu işte bu anda vazgeçerler. Araştırma her zaman acemi talih ile başlar. Ve her zaman Fatih'in sınavı ile sona erer. En karanlık an Şafak sökmeden önceki andır.
Sayfa 155Kitabı okudu
Okumanın derinliği.
"TERTİL: “İman edip hissederek okumak.” İnsanın manevi bedeninin midesi akıldır. Nasıl ki, gıdalar midede hazmedildikten sonra elde edilen vitaminler ilgili bölümlere ayrıştırılarak ait olduğu azalarımıza fayda sağlıyorsa ilim de öyledir. Çünkü, ilim aklın gıdasıdır. İlimden istifade edebilmemiz için öncelikle akıl midesinde hazmedilmesi
464 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Pazarlıkçı Serisi 2 / Yabancı Bir İlahi Kitap İncelemesi
"Hepimiz parlayan bir ay gibiyiz ama görünmeyen karanlık bir tarafımız da var." -Halil Cibran Kitabı gerçekten çok beğendim, her şeyiyle harikaydı. Okumaktan çok keyif aldım. Normalde 10 verecektim ama bir yıldızı az sonra spoiler kısmında bahsedeceğim sebepten dolayı kırdım yoksa 10 yıldızlık bir kitaptı bana göre. 3. kitabı okumak
Yabancı Bir İlahi
Yabancı Bir İlahiLaura Thalassa · Martı Yayınları · 2022573 okunma
Reklam
314 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Montaıgne, 16.yüzyılda yaşamış ünlü Fransız yazar. Deneme türü olarak ilk eseri çıkarıp, derleyendir aynı zamanda kendisi. Bu eser, yazarın okuduğu, yaşadığı, görüp duyduğu bütün bilgi, tecrübelerin not alıp deneme oluşturduğudur. **Montaigne, insan doğasının karmaşıklığını anlamaya çalışırken, okuyucuya da kendi iç dünyalarını keşfetme fırsatı
Denemeler
DenemelerMontaigne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202054,6bin okunma
160 syf.
10/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
İstanbul’da gazetecilik yapan İbrahim, bir sabah, çocukluk arkadaşı Hüseyin’in ölümünü haber masasında buluyor. İşte bu ölüm, İbrahim’i neredeyse tüm bağlarını kopardığı köklerine, Mardin’e doğru bir yolculuğa çıkarıyor ve Meleknaz’la tanışmasını sağlıyor. İbrahim, ölmüş arkadaşının sevdasını devralır gibi Meleknaz’a âşık oluyor ve giderek Hüseyinleşiyor. Huzursuzluk, bir yandan Ortadoğu’nun en insafsız hallerini, savaşı, yokluğu, mülteci kamplarını ve kadın düşmanlığını gözler önüne seriyor; diğer yandan Mezopotamya topraklarının geçmişine ve bugününe empatik, sorgulayıcı bir bakış sunuyor. İnsan doğası üzerine destansı bir anlatı sunan Livaneli, asırlardır bu coğrafyada yaşayan halklara, tarihlere, inançlara ve hikâyelere ses veriyor.
Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli
Huzursuzluk
Huzursuzluk
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201799,4bin okunma
George'den sayfa 50 "Eskiden onunla birlikteyken çok eğlenirdim. Ona bir sürü şaka yapardım hayatını kendi kendine sürdüremeyeceğini gördüğümde. Şaka yaptığımı bile anlamazdı, o kadar aptaldı. Ben de eğlenirdim ona böyle şakalar yapıp. Onun yanında kendimi çok akıllı biriymişim gibi hissederdim. Ona ne söylersem yapardı, ne kadar saçma
Reha Oğuz'un Kemâlistliği.
"Sonra, Kemalizmin Tarih ve Dil inkılaplarında mündemiç olan .. Türk ırkının eşsiz üstünlüğü.. felsefesi kalbi mi fethetmişti. Bunu, biyolojiye, prehistuara ve daha birçok ilimiere dayanır bir Tarih felsefesi halinde işlernek en büyük ihtirasımdı." (Sahife: 411) (Kemalizmi Turancı ve Irkçı gibi gösteriyor) Bunlar, yıllarca, Atatürk
cumhuriyetçilerin beceriksizliği, ülkeyi yıkıma sürükledikleri suçlaması tuttu ve bugün de çok ciddi ve sağlam biçimde bu tutum sürdürülüyor. Diyelim ki felaketin ilk nedeninin İmparator Napolyon olduğunu biliyorlardı, "iyi de, ellerine aldıkları işi neden doğru dürüst yapamadılar? Bu yetmiyormuş gibi daha kötüsü düşünülmeyecek kadar da bozdular." İşte suçlama!
Sayfa 928 - Yapı Kredi Yayınları
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.