Biri kalkıp dese ki “Bu kafa benimdir, benden başka kimsenin olamaz”, doğrudur, onundur gerçekten, kimse sesini çıkaramaz. Elin sahibinden başka kimsenin o el üstünde hakkı yoktur. Buraya kadar Papalagi’ye hak veriyorum. Ama o bununla kalmayıp yalnızca kendi kulübesinin önünde yetişti diye “Bu palmiye benimdir” diyebilir. Sanki onu yetiştiren kendisiymiş gibi. Oysa palmiye kesinlikle onun değildir, asla. Onu yerden çıkartıp bize uzatan Tanrı’nın elidir. Tanrı’nın birçok eli vardır. Her ağaç, her çiçek, her ot, deniz, gökyüzü, gökyüzündeki bulutlar bütün bunlar Tanrı’nın elleridir. Onları tutabiliriz, varlığına sevinebiliriz, ama kalkıp da, “Tanrı’nın eli benim elimdir” diyemeyiz. İşte, Papalagi’nin yaptığı budur.