3. BÖLÜM Şaşkın Beşer ve 25 Şeker
Bu bölüme aşağıdaki sorulara yanıt vererek başlayalım. Kısa sürede yanıt bekleniyor: 1) Türkçe’de birinci harfi ‘k’ olan sözcüklerin sayısı mı daha fazladır yoksa üçüncü harfi ‘k’ olan sözcüklerin sayısı mı? 2) 8x7x6x5x4x3x2x1 çarpımının sonucu aşağı-yukarı kaçtır? (Unutmayalım: Hemen yanıt verilmesi bekleniyordu ve burada zeka ölçülmüyor. Rahat
2 Ağustos 07
Hayat zor be kuzum. Fazlasıyla da karışık: meseleleri olduğundan daha da karışık algılamaya eğilimli benim gibi bir deli için. Kimileri çok rahat baş edebiliyorlar bu hayatla. Dizi filmler ve maçlarla oyalanıyorlar. Ev ve araba alıyorlar. (Şu bizim aptal ve modern insanlar, biliyorsun.) Ama benim için her şey bu kadar basit değil. Bir kere aklımın
Sayfa 263 - İz YayınlarıKitabı okudu
Reklam
tekrar tekrar okuyacagim satırlar
İnanç, bugün ya da eski devirlerde olsun hep dış baskılarla ayakta tutulmaya çalışılmıştır ve insanlar ona sonsuz bir güven duyarak, yaşamlarında inanca bütünüyle yer verememişlerdir. İnanç, bugün artık bilimlerin ve inanç esaslarıyla ters düşen hayat deneyimlerinin etkisi altında erimektedir ve erimiştir. İnsanların büyük bir bölümü, kendisine
hayatımın sorusu kim?
Hatırımda bir de son karşılaşmamız var. Bu kışın ortasıydı galiba. Ağaçların yaprakları dökülmüş, dallar çıplak. Hastalığımın en harlı zamanları. Veremin, bana söylenmeyen kim bilir hangi merhalesi? Senin her şeyi göze alarak, annemi, kendi aileni, elin günün ne diyeceğini, bütün kınamaları ve kınayıcıları, dedikodular bütün bunları hiçe sayarak, hiç tanımadığın bir şehirde Paşazade yalısının kapısını çalarak, önüne dikilen her kimse onu elinin tersiyle bir kenara iterek odama girdiğin gün. Şu hasta yatağımın önünde diz çöküp ellerime sarıldığın gün. Sırtındaki leylak rengi aynı manto, boynundaki eşarbın deseni, ellerin ve sesin kalmış aklımda. Bir de saçların, her zamanki gibi. "Haydi" demiştin. "Ziya, kalk gidelim buradan. Seni almaya geldim." Yüzündeki, masum bir çocuk bakışı değildi. Gözlerinde gördüğüm güç beni bile şaşırttı. Yüzünün rengine bakılırsa damarlarındaki bütün kan çekilmişti senin de benim gibi. "Haydi" diyordun sürekli. "Ziya, kalk gidelim. Viyana'ya dönelim. Orada evlenelim. Bize kim dur diyebilir? Biz istersek bize kim mani olabilir? Bu hayat bizim, bize kim karışabilir?" "Kim?" Işte benim hayatımın sorusu."Kim?"
Sayfa 164Kitabı okudu
Kafasında tek bir düşünce dönüp duruyordu: Nasıl oldu da öylesine kötü konuştum! Onur ve ölüm konusundaki düşüncelerini, yüreğini sıkıştıran özlem ve melankoliyi, okyanusun dalgalarında boğulan karanlık tutkuları bir türlü dile getirememişti. Ne zaman bunlardan söz etmeye kalksa, olmamıştı. Kimi zaman kendini değersiz buluyor, kimi zaman da Manila
Empati
Günün birinde, evin içinde, nerden hâsıl olduğu belirsiz yeni bir bebek peydahlanır. Artık ilgi kendisinin üstünde değildir, herkes, bu yeni gelenle meşguldür. Hele evin içinde birileri boş bulunup da ona yeni bir kardeş geldiğini ve artık onun “pabucunun dama atıldığını” söylemişse, bu, o çocuk için bir facia olacaktır. Bizim, dört veya beş
Reklam
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.