en acı tarafı da bu işte.. korka korka sevdiğin birini hiçbir şey olmamış gibi kaybediyorsun.. ben hayatım boyunca birçok şeyle savaştım.. çok vuruldum, çok yara aldım, çok kaybettim.. ama hiçbir şey senin kadar yaralamadı beni.. hiçbir acı senin kadar üzmedi, kırmadı, yormadı.. düşmanın olsam o zaman hak verirdim.. ben senin neyindim?.. ezgin kılıç
Umut üzerine
Her ideoloji ve her din yarına karşı duyulan bir umuttur. İslam, erkeklerin öldükten sonra 40 huriye duydukları umuttur. Sosyalizm sömürülenlerin yarına duyduğu eşitlikçi yaşama bir umuttur. Kapitalizm işçilerin zengin olma umududur. Turancılık Tirklerin ilkel duygularını tatmin edecel umutlarıdır. İdeoloji ve dinlere duyulan umut arttıkça bağnazlık artar düşünme ve sorgulama yerini tabulara bırakır. İşte umudun en büyük kötülüğü budur. Özgür insan biraz da umutsuz insandır. Nietzsche de umut duymadan yaşayamayanlara zavallılar der. Umut duymadan yaşayanların ise yaşamı ne derecede bir yaşamdır? Bu tartışılır.
Reklam
Çukur
Modern Kore edebiyatından Çukur! Biraz farklı kültürlerin edebiyatını tanımak hevesiyle önce Japon edebiyatına sardım. Haruki Murakami, Osamu Daza falan derken oradan Arap edebiyatına atladım. Necip Mahfuz, Nizâr Kabbani filan... Sıra geldi Kore edebiyatına. Aradığımı buldum mu, tartışılır. Adının hiç de önemli olmadığı bu çekik gözlü
Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu. Kanadı yok umutsuzluğun, akşam vakti deniz kıyısında bir taraçada, toplanmış bir sofrada kalayım demiyor. Umutsuzluk bu, o bir sürü olayların dönüşü değil bu, tıpkı akşam karanlığında bir karıktan öbürüne giden tohumlar gibi. Bir taşın üstündeki yosun ya da su bardağı değil o. Kardan elenmiş bir gemi o, ya da düşen kuşlara benzetebilirsiniz, ama kanlarının en küçük bir kalınlığı yok. Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu. Başa takılan süslerle çevrilmiş küçük bir şey o. Umutsuzluk o. Kopçası bulunamayan inci gerdanlık, bir ipe gelmez, böyle bir şey işte umutsuzluk.
Andre Breton
Andre Breton
"Bir insanı güzelliği için seviyorsanız; bu sevgi değil eğlencedir! Bir insanı ilginç olduğu için seviyorsanız; bu sevgi değil merak hayranlığıdır! Bir insanı zengin olduğu için seviyorsanız; bu sevgi değil lüks merakıdır! Ama bir insanı hiçbir sebep yokken yüreğinizde sıcacık hissediyorsanız; işte bu gerçek sevgidir."
"bir romanın kişilikleri kapatılmış varlıklar, tutsaklardır. onların tarihi hiçbir zaman bitmemiştir, hala sürer ama ilerlemez. bir roman, varlıkları, özgürlüklerine rağmen, bir kader içine kapatır. yaşam, romancıyı sanki bir kitaptan fırlamış gibi göründüğü zaman kışkırtır. sanki bir olgular kümesinin tamamı hareketsizleşmiş ve bir seri oluşturmuş gibi, ne olduğu bilinmeyen tamamlanmamış bir şey belirir yaşamda. bu olgular iki belirlenmiş an arasında betimlenirler. varoluş bu zaman aralığını, sanki bir tüneli kat eder gibi kat etmiştir. anlatılan olaylar bir durum oluştururlar ve plastik bir ideale benzerler. tarihin plastikliği: işte bu mittir. sanatçının seçimi dediğimiz şey, bir ritminin içinde sabitlenmiş olguların ve özelliklerin doğal bir biçimde elenmesi ve zamanı imgeye dönüştürmesidir." sonsuza tanıklık, emmanuel levinas
Reklam
“Mesele uyum,mesele denk gelmek, mesele birbirine iyi gelmek. İşte tüm mesele bu”
"SÜT LEVREK"
Merhaba gençler! Nasılsınız bakalım? Bendeniz iyiyim. Akşam annemlerde leziz bir çupra yersek daha iyi olacağım inşallah. Akşama doğru Metro'ya gidip bakacağım. Bu kış çok az balık yedim. Açıkçası endişeleniyorum zekâ geriliği olacak, bağışıklık sistemim çökecek diye. Neden böyle oldu bilemiyorum. Bir iki defa balık haline baktım. Canlı
Hayalim; Küçük bir çocuğa ‘ne kadar seviyorsun’ dediğinde, açıp elini iki yana ‘işte bu kadar’ derken ki o masum sevgiyi bulmaktı. Aziz Nesin
Evet işte satranç oynar iken benim yaptığım hak tanıma davranışımı örnek aldın evladım sonrasında sen de hak tanıdın hamlede ve bir adım ötesinde hak isteme davranışı sergiledin.. fakat ben sana bu noktada bir sınır çizdim.. şu an iki düşüncem var: hak tanıma ile otomatik gelişen hak arama davranışına engel oluşum,ikincisi ise bunun satranç oyunu olup yani oynadığımız oyun bazında düşünürsek oyun kurallarına aykırı oluşu.. Bunu bilincaltimiza attık gitti..
Reklam
Bir Tür Kehanet (dursun bir kenarda)
"Sana neden gelemiyor biliyor musun? Aslında kendisi bile neden gelemediğinin farkında değil. O sanıyor ki "ben gitmiyorum" ve sen sanıyorsun ki "o gelmiyor" Öyle sanarak o kendini daha iyi hissediyor ve sen böyle sanarak daha kötü. Oysa senin aslında sağlam adımlar atmayı ve almayı seven biri olduğun, tüm duygusallığına
Aşk ve korku
Aşk korku barındırmaz içinde. Korkuları kucaklar. Korkmak... Onu kaybetmekten, hayattan, kötülükten. Korkuların onu sarmasından. Ama korku kaybettirir aşkı. Aşk cesaret işidir. Cesur yaşar aşkı doyasıya kana kana. Korkarak giden, korkan hep kaybeder. Ama sadece aşkta değil. Aşk böyle nankördür işte. Devinimli bir şekilde emek ister. Duygularını bağır çağır söylemeyi ister. Peki emek vermekten korkana ne demeli. Sevdiğini, kaybettiğini, özlediğini, korktuğunu söylemekten korkana ne demeli. Çoğu zaman hiçbir şey. Bazen sessizlik en güzel mesafedir böylesine. En güzel cevap. Son diyecek kadar cesur olup aşkta korkan biri... İşte bu mahveder aşkı. Aynı son diyen insanı mahvettiği gibi. Bazen mahvolmak en güzel derstir böylesine. Cesur aşıklara denk geleceğimiz aşklara...
Ölüm var işte Adem Evvelinde korku, ahirinde hasreti yürekte taş edip bırakan ölüm. Nice ağıtları feryat feryat göğe yükselten ölüm Ölüm varlığı anlamsız hâle getiriyor Adem, ne gariptir yokluğu da getiriyor. Yokluğun çok anlamsız Adem Duyuyorum dillerden, sıralı olsun diyorlar. Olmuyor Adem. Hiç bakmıyor ardına; nereyi yıktım, nereyi talan ettim, nereyi tütmez hale getirdim , sönen neresi, yanan kim, bu toprak kaç kişinin üstüne serildi,vakit tamam mıydı demiyor . Ölüme de sen gibi söz geçmiyor Adem Diyorsun ki var bu, iz bırakayım, dokunayım hayatlara, değmeli elim yüreklere... Hangi birine Adem. Birini tam etsen biri yetim kalıyor, öbürü öksüz bakıyor. Bu kalabalığın hakkından bi ölüm geliyor, o da yaşamayı piç ediyor işte Adem Ölmekle ölememek arası lanetlendim. Ölümler görmekle lanetlendim. Ölene kadar defalarca ölmekle lanetlendim. Sahi kaç kez ölür bi insan bir yaşamın içinde Adem. Sen kaç kez öldün içimde. Ben içinde yaşıyor muyum Adem
işte bu, aynasıdır insan gayretlerinin. derin düşünürsen, daha iyi anlarsın ki: renkli bir akisten ibarettir hayat dediğin.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.