287 syf.
·
Puan vermedi
·
44 günde okudu
Kahve yanında iyi giden hikayeler
Selamlar. Bu kitabı incelerken değineceğim bir nokta var, sayfalar hiç de kahve tadında değildi Neyse bu şakayı görmezden gelirsiniz umarım. Bu kitapta bol bol hikayeler var haliyle. Ama aslında demek istediğim şey şu: Facebook kullanan belli bir kesim vardır ve eğer bu incelemeyi okurlarsa beni çok iyi anlayacaklar. Bu Facebook'ta bazı gruplarda hikayeler paylaşılırdı. Kısa ama öz sayılan hikayelerdi bunlar. Sonuna kadar okuyan "Yahu ne kadar da doğru" diyip sanki padişah fermanını duyururmuşçasına akrabalardaki her bir bireye atarlardı. İşte o hikayelerin tamamı toplanmış ve bir kitap olmuş. Bazen sırf ezbere bildiğimden çoğu hikayeyi es geçtim.
Kahve Tadında Hikayeler
Kahve Tadında HikayelerAkif Bayrak · Yediveren Yayınları · 2020518 okunma
481 syf.
·
Puan vermedi
Her kitabın bir zamanı var deniyor fakat bazı kitapları okuduğunuz zaman gayri ihtiyari “Neden bu kitabı okumak için bu kadar geç kaldım?” diyorsunuz. Bitince boşluğa düştüm olur ya bazen kitabı hem merak eder hemen ilerleyeyim istersiniz hem de bitmesini istemezsiniz. Öyle okudum işte. Zülfü Livaneli’nin kalemini çok severim. Serenad epeydir de
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020137,7bin okunma
Reklam
"Sana bir kez daha tutuldum..."
Merhaba sevgili. Umarım güzel bir bayram geçirmişsindir. Ben İstanbul'daydım. Senin şehrinden, sana da zamanında bahsettiğim iki arkadaşımdan birisi geldi. Birkaç kez onunla buluştum, onun dışında tek başımaydım. Alıştım sevgili :)). Bugün yine bir şeylerin yıl dönümü. Yine kim bilir ne için yazmaya başladım değil mi sevgili, kim bilir o gün
-Neyin? -Bu dünyada ne kadar ömrümün kaldığını. -Bilemezsiniz ki, ne zaman öleceğinizi. -Ortalamalar yasası çevresi içinde tahmin edebilirim. -Peki, tahmin edin. -Eğer sağlığın ve koşullar ortalama olarak böyle devam ederse, 87 yaşıma kadar yaşayacağımı tahmin ediyorum. Bayağı bol keseden hesapladığımın farkındayım. Babam 84 yaşında öldü, annem kanserden 44 yaşında. İki ağabeyimde biri 77, diğeri 79 yaşlarında öldüler. Her neyse, farz edelim ki 87 yaşına kadar yaşayacağım. -Ama sadece yıl değil ay ve gün de önemli. -Doğru; doğum günümde öleceğimi varsayalım. -Peki. -Ben şimdi 62 yaşındayım. Ne yapar? -Ne yapar? Yani ölümüme kaç yıl var? -25 yıl. -Kaç gün? Arif Bey, kağıt üzerinde 25 ile 365'i çarptı: -9125. -Demek bu güzel dünyada, 9125 günüm var. -Siz de don juan'ın Carlos'a konuştuğu gibi konuşmaya başladınız. İkimiz de güldük. -Kaç saatim var? -9125*24 ile kaç saatiniz olduğunu buluruz. İki yüz on dokuz bin saatiniz var. -Tabii, bu saatler istediğim gibi kullanabilme özgürlüğüne sahip olduğum saatler değil. Çalışma hayatı içinde işe gidip gelirken harcanan zamanlar var; işte, banyoda, yemek yerken, alışveriş gibi, uyku gibi zorunlu olarak harcanan zamanlar var. -Geriye günde sizin kendinize 3 veya 4 saatiniz kalır. -Ya da 4 veya 5 saat. Bu 4 veya 5 saat içinde kendime özgü yaşamımı oluşturacağım. Birisi beni, hocam geleyim bir tavla atalım gelin bize buyurun bir çay içelim; gelin biraz sohbet edelim Birgül sağdan soldan konuşalım Birgül diye davet ettiği zaman kendime ait zamanın bilincinde olarak evet veya hayır derim bu bilinç için de seçimimi yaparım.
Sayfa 294
en az benim kadar mücadele etmeyi bilen birine ihtiyacım var ayakta kalmanın fazla ağır geldiği günlerde ayaklarımı kucağında tutmaya razı birine daha ben bile ne istediğimi bilmezken tam da ihtiyacım olanı veren biri konuşmasam bile beni anlayan istediğim bu işte -ihtiyacım olan sevgili
533 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Okumaya devam ederken daha fazla dayanamayıp bir yerlere birşeyler yazma istediğime engel olamadım. Okurken sonsuza kadar devam etmesini istediğim, okumaya ara verdiğimde ise içerideki duyguları yaşamaya devam ettiğim beni sarsan, kalbimin ve zihnimin her bir hücresinde koca koca depremler hissetmeme neden olan bence harika bir kitap. İşte bu kadar dedim her satırda. Işte aslında bu kadar herşey. Kitabın başlarında ne okuyorum ben dediğim ilerleyen zamanlarda kinyas ve kayraya kızdığım zamanlar oldu. Ama en çokta bir insan nasıl bu noktaya gelebilir? Sorusunun cevabını aradım kitapta. Onların çaresizliğini, kaybedecek bir şeyinin olmamasını, en çokta umudun kaybedilmesini okurken kendimi normal insan (Gerçekleşmesi istenen hayaller, hayat planları vs.) olduğum için şanslı gördüğüm anlarım oldu. Kinyas bu hayat savaşında şanslıydı boğulmak üzereyken hayat ona can simidi sunmuştu ve o tüm yaşama arzusuyla sıkı sıkı tutunuyordu ona. Kayra bu kadar şanslı olamamıştı kaybedeceği en önemli duygu olan umudunu kaybetmişti. Bir insanın kendisine yapabileceği en büyük kötülük nedir? diye sorsalardı sanırım vereceğim cevap hayal etme gücünü kaybetmek olurdu. “Hiçbir yere ait olmayanları iyi tanırım. Her yere aitmiş gibi davranırlar.” Herkese keyifli okumalar dilerim. Hoşça kalın.
Kinyas ve Kayra
Kinyas ve KayraHakan Günday · Doğan Kitap · 202227,3bin okunma
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.