Julia, "Evet." dedi inleyerek. Güzel, çünkü ben de hepsini alacağım. Hepsini is- tivorum. Clay elini tekrar havaya kaldırdığında, Julia bir şaplağın daha yolda olduğunu anlamıştı. Bu acı ve zevk arasında hissettiği duygu, ona kendini çok iyi hissettiriyordu. Bu şaplağın peşinden Clay, ona tam da dokunmasını istediği yerden dokunmak için
Sayfa 278
Avuçlar işte tam da bu sebepten çukur, Deniz. İki el birbirine değdiğinde başka bir avuç o boşluğu doldurabilsin diye. Öyle olmalıydı. Zira bir yapbozun iki parçasının birbirine uyması gibi bir yerli yerindelikti bu.
Sayfa 239Kitabı okudu
Reklam
insan inanılmaz derecede ahmak bir varlıktır. daha doğrusu ahmak değil de, bir eşine daha rastlanamayacak kadar nankördür. bütün bu mantık düzeni içerisinde, bayağılığı yüzünden anlaşılan bir adam ortaya çıkıp elini beline dayayarak, "ne dersiniz, şu matematiksel hayatı boş verip logaritmacıları cehenneme yollasak da biz ahmakça, canımızın istediği şekilde yaşasak nasıl olur?" derse, inanın buna hiç şaşırmam. o adamın böyle bağırması çok da önemli değil. önemli olan peşinden gidecek insan yığını... insanın yaratılışı böyledir işte! bunların hepsi ne kadar küçük ve basit bir sebepten ortaya çıkıyor; insan her zaman ve her yerde, aklının ve çıkarının gösterdiği değil de, canının istediği yoldan yürümeyi sever. çıkarlarımızın tam tersi şeyler de isteyebiliriz, hatta bazen kesinlikle böyle olmalıdır.
Hiçbir yabancıyı üzmek istemiyordum. Onları tanımıyordum ve belki de tam da bu sebepten, benım için çok değerliydiler. Böyleydim işte ben. Yakınımdekileri gönlümün dilediği gibi üzüyor, ama bir yabancıyı üzme fikrinden oldum olası dehşete kapılıyordum.
Sayfa 116Kitabı okudu
İnfak acıtır, zordur. Ama zor olup da acıtmasının sebebi nifakı sökmesidir. İşte tam da bu sebepten sahâbe infak olarak canlarını acıtan şeyleri vermişlerdir. Çünkü acıtmayanı infak olarak görmemişlerdir.
İşte tam da bu sebepten, Müslümanlar vahyin ilk iniş sürecinden bu yana Kur'an'a hizmeti en şerefli görev addetmişlerdir. Hz. Peygamber'in ağzından özenle emaneti almışlar hem satırlarda hem de sadırlarda muhafaza etmişlerdir. Bu çaba kuru bir eğitim-öğretim veya manasız bir ezberden ibaret değildir. Hayata dokunan, gönüllere hükmeden ve "Bu kitapta hiçbir şüphe yoktur!" diye başlayan bir kitabın tüm topluma nakşedilme serüvenidir. Sahabe bunun ağırlığını hissetmiş olacak ki Hz. Peygamber'den (aleyhisselâm) on ayet dinler, bunları öğrenir, hayata tatbik etmek için çabalar, sonrasında diğer on ayete talip olurlardı
Reklam
_Şeytanla anlaşmak, yani Nevrotik kişinin kendi benliğinden vazgeçmesi, ruhunu satmasına karşılık gelmektedir. Psikiyatride bunu "kişinin kendine yabancılaşması" olarak adlandırıyoruz. Tıpkı bellek kaybı ve kişiliksizleşmede olduğu gibi kişi, kimlik duygusunu yitirmiş, kendine aidiyeti kalmamıştır. Sanki bir sis bulutu icindeymiş gibi
Sevgili dostlarım, yine en başa mı döneceğiz? Hakikatleri vardı tabii ki yaşarken; kendi kendilerine yükledikleri ve sizin onlara atfettiğiniz vardı ve biz bunların birer illüzyon olduğunu kanıtlamadık mı? Ölenin yaşarken kendisine atfettiği gerçekliği siz bilmiyorsunuz ve bunu bilmeniz mümkün değil, zira o sizin dışınızdaydı. Yani siz sadece,
Sayfa 38 - Luigi Pirandello / İtalyancadan Çeviren: Hale Ayiz Pendezzini / BELLEK EMEKLİLERİ /Kitabı okudu
(5816) KEMALİZM, SİYONİZM ve TÜRKÇÜLÜĞÜN TEMELLERİ...
- Türkiye'nin İsrail'i kabul etme hususunda "sıraya girmesi" mecburî miydi? - Türkiye'nin kabul etme hususunu ayrı değerlendiriyorum. Türkiye çok daha eski tarihlerden itibaren Cumhuriyetin kuruluşunu takip eden dönemde Siyonizm davasına o dönemin uluslararası siyasî dengeleri icabı çok fazla belli etmemeye çalışarak can-u
Sayfa 9 - 10, 11, M.Taha İnci, Tarihçi Said Alpsoy ile mülakat, Kemalizmle Siyonizm Arasındaki Karşılıklı Sevgi, Ontolojik Kökenlere dayanıyor!Kitabı okudu
188 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.