Dünya senin etrafında dönmüyor,
Sen uyandın diye sabah,
Sen uyudun diye gece olmuyor.
Ama sen öyle yaşa, Hayal et,
Sanki dünya etrafında dönüyor...
Senin uyandığın an sabahtır,
Senin uyuduğun an gecedir.
Sen ne istersen o olur;
Çünkü hayat senindir.
Başka kimsenin değil.
Ses demir, su demir ve ekmek demir...
İstersen demirde muhali kemir,
Ne gelir ki elden, kader bu, emir...
Garip pencerecik, küçük, daracık;
Dünyaya kapalı, Allah'a açık.
"Doğanın arzuları sınırlıdır. Yanlış bir kanıdan doğan arzularsa dur durak bilmezler. Hatalı biri için tükenen hiçbir şey yoktur. Yol yürüyen için bir son vardır, yolunu şaşıran için sonsuzluktur sınır. O halde kendini boş şeylerden kurtar. Aradığın şey doğal bir istek midir, yoksa kör bir istek mi diye anlamak istersen, bu istek bir yerde durabilir mi diye bir bak bakalım. Çok yol alan için yürüyecek çok yol kalmamışsa, bil ki o yol doğal bir şey değildir."
“Eğer istersen sonsuza kadar burada kalabilirsin," dedi. "Eğer istersen sonsuza kadar sana o makarnadan yapabilirim. Eğer gitmek istersen, nereye gidersen git, gelip sana yine o makarnadan yapabilirim. Ama iste, sadece iste."
Ey nefsim ve ey nefsimle beraber bu hikâyeyi dinleyen adam!
Eğer bedbaht kardeş olmak istemezsen ve bahtiyar kardeş olmak istersen, Kur'an'ı dinle ve hükmüne mutî ol ve ona yapış ve ahkâmıyla amel et.
"Ölümü son çıkış olarak düşüneceksin. Bil ki kimse seni bundan alıkoyamaz ve tam da bu nedenle, elinin altında olduğu için onu yedekte tut, sonuna kadar. Diyelim ki geceleyin bir kâbus gördün. Bunun bir kâbus olduğunu, başını oynattığın anda kurtulabileceğini bilirsen her şey daha kolay, daha çekilir hale gelir, hatta bir bakarsın ilk başta en korktuğun şeylerden zevk alır olmuşsun. Hayat seni istediği kadar ürkütsün, canını yaksın, en yakınların çirkin maskeler taksınlar... Hayat bu, de kendi kendine, ikinci kez çağrılmayacağım bir oyun, bir zevkler ve acılar oyunu, bir inançlar ve aldatmalar oyunu, bir maskeler oyunu, bir aktör ve bir gözlemci olarak sonuna kadar oyna, gözlemcilik daha iyidir, ne zaman istersen bırakabilirsin. Beni sorarsan, "imdat çıkışı" sayesinde ayaktayım. Çünkü emrimde, ve onu kullanmayacağımı biliyorum. Ama ahiretin anahtarı bende olmasa kendimi kapanda hissederdim, derhal kaçmak isterdim!"
"Sevgi bir mecburiyet değil ki tek seçenek olunca sahip olasın. Aşk bir kumar değil ki rakip azalınca kâr edesin. Herkes gönülde yer edebildiği kadar var kalbin sahibi için. İstersen elmas ol, doğru göz değilse seni gören, kömürden ötesi değilsin."
Günün ya da gecenin hangi saatinde istersen, gel, senin olacağım; ama geleceğini benimkine bağlama artık, çok mutsuz olursun, beni de çok mutsuz edersin.
"İstersen yaparsın!" Sözü tam bir kandirmacaydi. İnsan ancak yapabileceğini isterdi, " istemek" kavrami, "dinlemek" ten ve "hayallere dalmak"tan farklı bir şeydi. Bedelini göze almakla, gereğini yapmakla ilgili bir şeydi.
Nefesini hisset. ( Gözlerini kapatarak) İhtiyacın olan şey incecik ve zarif bir örtü.
Örtü insani zenginleştirir. Artık gözlerini açabilirsin. Kalbin açıkken artık kendini ve kâinatı daha derinden seyredebilirsin.
Kalbini açmak istersen ilk önce örtünmelisin.