İnsan, kendi zihninde yaşayan ve zihninin gösterdiklerini deneyimleyen,buna da gerçek diyen bir varlıktır. Zihin bir bellektir ve kayıtlı tuttuğu şeyleri algılayabilir. Zihinsel yaşamda size tanımlanmış kavramlara ilerlersiniz. Bu sebeple bir şeyi hayal etmek istediğinizde gözlerinizi kapatırsanız. İnsan gözleriyle görürmü acaba?
Sayfa 74 - DestekKitabı okudu
Evren, bizim inandığımız düşünce neyse ona tam destek verir. Evren üzerinde yoğunlaştığımız inançlarımız, düşüncelerimiz nelerse, onları bize yansıtır,onun bir doğal yasası vardır ki buna TEKABÜL YASASI denir.
Sayfa 66 - DestekKitabı okudu
Reklam
Düşünce inanca dönüşür, inanç ise gerçekliğini oluşturur. Gerçekliğin de kaderini şekillendirir
Sayfa 18 - DestekKitabı okudu
...İstersen defterinin bir köşesine kısaca bunu da not ediver: "Galip sayılır bu yolda mağlup."
Allah şöyle buyurmuştur: "Ey kulum! Sen kendi istek ve iradenle hangi yolu istersen seni o yolda yürütürüm. Öyleyse mesuliyet sana aittir."
Herkesin içinde iyi bir yan vardır, tabii eğer onu bulmak istersen. O iyiyi bulup çıkarmak bir öğretmenin görevidir.
Reklam
"Sen konuşabiliyor musun?” diye sordu Minli. Heyecandan söyledikleri birbirine karışmıştı. “Nasıl konuşabiliyorsun?” “Çoğu balık konuşur.” dedi balık ve devam etti. “Tabii eğer sen dinlemek istersen. Duymak istersen yani.”
— [...] İlimce, fence, edepçe, malumatça, tahsilce senden pek aşağı olanların yüksek mevkiler ihraz ettiğini söylüyorsun. Fakat bu pek tabiîdir. Çünkü sende olmayan bir şey onlarda vardır: Liyakat... Liyakat karşısında senin ne ilmin, ne fennin, ne edebin, ne malumatın para eder, ne de tahsilin, iktidarın... Eminim ki şimdi şurasını okurken başını sallıyor, içinden: — Vay, bende liyakat yok mu? diyorsun. İstersen bana darıl, Efruz. Seni şüphede bırakmamak için serbestçe söyleyeceğim: — Sende liyakat yoktur! "Ne malum?" mu diyeceksin? Dur sana ispat edeyim. Bizim Rüştiye'de iken bir mantık hocamız vardı. Derdi ki: — İlim, tarif demektir, evlâtlarım, size bir şey söyleyenin "o söylediği şeyi" hakikaten bilip bilmediğini anlamak istiyor musunuz? Kullandığı tâbirleri tarif, tahdit ettiriniz. O saatta ilmini, yahut cehlini anlayacaksınız. Ben çocukken öğrendiğim bu eski usulü Istanbul'da sana çok tatbik ettim, Sen her lafın arasında nakarat gibi kullandığın "medeniyet, fert, cemiyet, tarih, tahaddüs, terkip, tahlil.. ilâh.." gibi tabirlerin birisini bana -velev yanlış olsun- tarif edemedin. Hatta hiç unutmam, bir kere: — Şiirin ne olduğu asla tarif olunamaz, dedin. Hatırlıyor musun? Fakat "liyakat" böyle ilmî(!) bir tabir değildir. Bu âdeta altın gibi bir şeydir. Kimde varsa ne olduğunu güneş gibi bilir, tarif eder.
Sayfa 190 - İnkılap YayıneviKitabı okuyor
Saçımı kestim baba. Odama bıraktım. Örgü, tel tel ... Tut saçlarımdan, yine çek istersen. Acımaz bundan sonra. Sanma bir daha uzatmam saçlarımı... Uzatırım. Ama sen olmazsın bu sefer yanımda.
Şikayetçiysen oku
"Yâ Sabûr!" de ve sabır iste; hakkına razı ol, teşekki etme. Kimden kime şekva ettiğini bil, sus. Herhalde şekva etmek istersen nefsini Cenab-ı Hakk'a şekva et, çünkü kusur ondadır. Mektubat - 313
Sayfa 380 - RnkKitabı okudu
Reklam
Dönmek istersen davet bekleme. Sen bu kalbin yabancısı değilsin...
Bir de bayıl istersen Werther
Bir başkasının onu nasıl sevebildiğini,sevmeye nasıl hakkı olduğunu bazen anlamıyorum,çünkü onu yalnızca ben o kadar yürekten ve o kadar fazla seviyorum ki,ondan başka ne bir şey tanıyor,ne bir şey biliyorum;ondan başka bir şeyim yok zaten!
Unutma
İstersen dünyada her şeyden el çek: Bayrağı, ırkını, dünü unutma!
"Bir şeyi gerçekten istersen," demişti yaşlı adam ona, "onu gerçekleştirmen için bütün evren işbirliği yapar."
Acz ve cez’ bîçarelerin kârıdır
Ger istersen hayatı, çareleri bulunan şeyde acze yapışma. Ger istersen rahatı, çaresi bulunmayan şeyde cez'a sarılma.
1,500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.