Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
DUA” SÖZCÜĞÜ EN AZ DÖRT AYRI İŞLEMDE —istida, şefaat, perestiş ve murakabe— kullanılır. İstida kendimiz için, şefaat başkaları için bir şeyler istemektir. Pereştiş ise aklın, duyguların, iradenin ve muhayyilenin kişisel yönüyle veya insan şeklinde tecessüm etmiş hâliyle Tanrıya yönelik bağlılık eylemleri yapmak için kullanılmasıdır. Murakabe ise ruhun kendini içte ve dıştaki ilâhî Kaynağa, içkin ve aşkın Uluhiyete açtığı uyanık pasifliktir.
Nazlan Sitem et Kırıl bana Beni geç vakit Tek başıma suya yolla bahçede yüzünü öteye çevir Güle hayret ediyormuş gibi yap Gülümseyerek konuş da başkalarıyla Somurt avluda sadece ikimiz kalınca Kızıp en sevecen adımlarla üst kata çık En sevdiğim çiçeğin saksısı kaysın elinden Derinleşsin ben içerledikçe ruhumdaki sakarlık Yamru bastım iş değildi hake çakılmak bayırdan Dağ sıra dağdı hangi haşin belden yol veresi Gece hep süzüldü yukarıdan lakayt kehkeşan Altımda beni hep yutmaya çağladı nehir Yetişir heceleme(n) sök beni bir kere En zoruma gideni yap hegame getir Çel beni tökezlet tuttur çitlere Ahla istida edecek ahval değil Kim bana kıymazsan bilebilir Dünya dedikleri samut küp Acılar tıkandıkça bende Hep seni seslendirir.
İsmet Özel
İsmet Özel
Reklam
Nazlan Sitem et Kırıl bana Beni geç vakit Tek başıma suya yolla bahçede yüzünü öteye çevir Güle hayret ediyormuş gibi yap Gülümseyerek konuş da başkalarıyla
Kısa Pantolon Paslı Çakı Dizde Kabuk Bağlamış Yara
"Nazlan Sitem et Kırıl bana Beni geç vakit Tek başıma suya yolla bahçede yüzünü öteye çevir Güle hayret ediyormuş gibi yap Gülümseyerek konuş da başkalarıyla Somurt avluda sadece ikimiz kalınca Kızıp en sevecen adımlarla üst kata çık En sevdiğim çiçeğin saksısı kaysın elinden Derinleşsin ben içerledikçe ruhumdaki
KISA PANTOLON, PASLI ÇAKI, DİZDE KABUK BAĞLAMIŞ YARA KISA ÇAKI, PASLI PANTOLON, GÖZDE YARASI KALMIŞ KABUK Nazlan Sitem et Kırıl bana Beni geç vakit Tek başıma suya yolla Bağçede yüzünü öteye çevir Güle hayret ediyormuş gibi yap Gülümseyerek konuş da başkalarıyla Somurt, avluda sadece ikimiz kalınca Kızıp en evecen adımlarınla üst kata çık En sevdiğim çiçeğin saksısı kaysın elinden Derinleşsin ben içerledikçe ruhumdaki sakarlık Yamru bastım iş değildi hâke çakılmak bayırdan Dağ sıradağdı hangi haşin belden yol veresi Gece hep süzüldü yukardan lâkayt Kehkeşân Altımda hep beni yutmaya çağladı nehir Yetişir hecelemen sök beni bir kere En zoruma gideni yap hengâme getir Çel beni tökezlet tuttur çitlere Ahla istida edecek ahvål değil Kim bana kıymazsan bilebilir Dünya dedikleri samut küp Acılar tınladıkça bende Hep seni seslendirir.
İsmet Özel
İsmet Özel
..kısa pantolon, paslı çakı, dizde kabuk bağlamış yara...
nazlan sitem et kırıl bana beni geç vakit tek başıma suya yolla bahçede yüzünü öteye çevir güle hayret ediyormuş gibi yap gülümseyerek konuş da başkalarıyla
Reklam
Geniş halk kesiminde ve aydınların arasında M.Kemal'in başladığı siyasal devrimi sürdürmesi için iş başında kalmasını gerekli bulanlar hiç de az değildi.Ziya Gökalp 1922 sonbaharında Diyarbakır'da yayımlanan Küçük Mecmua'da şiirlerinde Gazinin başta kalmasının gerekli olduğunu savunuyordu: İKİNCİ İSTİDA Gazi Paşa! Gerçi fazla yoruldun İhtimal ki rahata da muhtaçsın Lakin Türkün tılsımını sen buldun İksir gibi bu millete ilaçsın
kısa pantolon, paslı çakı, dizde kabuk bağlamış yara kısa çakı, paslı pantolon, gözde yarası kalmış kabuk Nazlan Sitem et Kırıl bana
İSTİDA
Yarab!. insan oğullarından çektiğim yeter Gökyüzünden benim hisseme düşeni ver Altına dilediğim gibi ömrümü sereyim Mendil kadar olsun tarlamı ayır Beni doyuracak ağacı göster. Rabbim!.. insan oğullarından çektiğim yeter Yalnız senin elierin gezinsin ömrümde Beni yalnız sen mahkum eyle sen azat Ve yalnız sen canımı iste benden ki Nereye saklayacağımı şaşırmadan vereyim.
Bilgi Yayınevi
Ben ki, Sultanlar sultanı, hakanlar hakanı hükümdarlara taç veren Allah’ın yeryüzündeki gölgesi, Akdeniz’in ve Karadeniz’in ve Rumeli’nin ve Anadolu’nun ve Karaman’ın ve Rum’un ve Dulkadir Vilayeti’nin ve Azerbaycan’ın Acem’in ve Şam’ın ve Halep’in ve Mısır’ın ve Mekke’nin ve Medine’nin ve Kudüs’ün ve Diyarbekir'in ve Kürdistan'ın ve bütün Arap diyarının ve Yemen’in ve daha nice memleketlerin ki, yüce atalarımızın ezici kuvvetleriyle fethettikleri ve benim dâhi ateş saçan zafer kılıcımla fetheylediğim nice diyarın sultanı ve padişahı Sultan Bayezıd Hân'ın torunu, Sultan Selim Hân'ın oğlu, Sultan Süleyman Hân’ım. Sen ki, Françe vilayetinin kralı Françesko (François, Fransuva)’sun. Sultanların sığınma yeri olan kapıma, adamın Frankipan ile mektup gönderip, memleketinizin düşman istilâsına uğradığını, hâlen hapiste olduğunuzu bildirip, kurtulmanız hususunda bu taraftan yardım ve medet istida etmişsiniz (istemişsiniz). Her ne ki demiş iseniz benim yüksek katıma arz olunup, teferruatıyla öğrendim. Padişahların mağlup olması ve hapsolması tuhaf değildir. Gönlünüzü hoş tutup, hatırınızı incitmeyiniz. Bizim ulu ecdadımız, daima düşmanı kovmak ve memleketler fethetmek için seferden geri kalmamıştır. Biz dahi onların yolundan yürüyüp, her zaman memleketler ve kuvvetli kaleler fetheyleyip gece, gündüz atımız eğerlenmiş ve kılıcımız kuşanılmıştır. Allah hayırlar müyesser eyleyip meşiyyet ve iradatı neye müteallik olmuş ise vücuda gele. (Allah hayırlar versin ve iradesi neyse o olsun.) Bunun dışındaki vaziyet ve haberleri adamınızdan sorup öğrenesiniz. Böyle bilesiniz.
Reklam
Aman Yarabbi, neler söyleniyordu! Benim gibi kadınlar, hocalıktan ziyade, sanata heves etmeliymişler. Beyefendinin buyurdukları gibi, istida ile şehadetname arasindaki farkı henüz anlamamış olduğuma göre hocalıkta muvaffak olacağım esasen şüpheliymiş. Fakat çalışırsam, mesela iyi bir terzi olur, hayatımı kazanırmışım.
Sayfa 163Kitabı okudu
398 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.