Mütevâzı olanı rahmet-i Rahmân büyütür, der ya şair, aynı öyle: Allah için eğilirsen, inersen yücelirsin. Özetle; her durumda değil, istenen şey dünyaya dair olduğunda istiğna et.
EĞER O (A.S.M.) OLMASAYDI O SAADET-İ EBEDİYE OLMAZDI
Âlem-i bekanın mahlukları, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın nuruyla pek alâkadardırlar. Çünki onun getirdiği nur iledir ki; Cennet ve dâr-ı âhiret, cinn ve ins ile şenlenecek. Eğer o olmasaydı, o saadet-i ebediye olmazdı ve Cennet'in her nevi mahlukatından istifadeye müstaid olan cinn ve ins, Cennet'i şenlendirmeyeceklerdi;
Beşinci İşaret:
وَخَامِسًا : لِظُهُورِ الشُّؤُنَاتِ السُّبْحَانِيَّةِ وَالْمَشَاهِدِ الْعِلْمِيَّةِ
fıkrası ifade ediyor ki: "Mevcudat -hususan zîhayat olanlar- vücud-u surîden gittikten sonra bâki çok şeyleri bırakırlar, öyle giderler." İkinci Remiz'de beyan edildiği gibi, Zât-ı Vâcibü'l-Vücud'un kudsiyet ve istiğna-i
Allah'tan iste... Yalnızca bir kurtuluş ve problemlerin çözümü için değil, dua ibadetine vesile olsun diye de iste... Bunu vermek Rabb'e çok yakışacağı için de iste... Verilecek olanların, üzerinde ve çevrende ilahi şefkati daha çok parlatacağı için de iste... Allah'tan nadiren istiyor olmanın yanlış bir istiğna anlamına gelmesinden korkarak da iste... Kendisinden istenmesini Allah emrettiğine göre istemezsem mesul olurum, diye de iste. Allah'tan istemek, meleklerin, peygamberlerin ve velilerin davranışı olduğu için de iste...
Şayet O isterse, imkânsızı bile verebileceğinden tereddüt duymadığını ispatlamak için de iste. Gitgide Allah'a daha çok borçlanmak için de iste... O'na karşı hep daha çok minnet duymak için de iste... Bir zaman gelir de hak yolunda vefasızlık edecek olursan hiç olmazsa bu lütf-u ilahileri düşünüp yüzün kızarsın diye de iste...