Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aşk gerekli değildi. Hatta yokluğu daha iyiydi. Aşk sadece ıstırap getirirdi. Sevgi yeterliydi.
“Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku… Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz. İnsan muhitin bayağı, manasız, soğuk tesirlerinden kurtulmak istediği zaman yalnız okumak fayda verir. Bana en felaketli günlerimde kitaplarım arkadaş oldu fakat bu yetmiyor. Şiirlerimde de gördün ki, kitaplara rağmen çok ıstırap çektim çünkü candan bir insanım yoktu. Sen benim yarım kalan tarafımı ikmâl edeceksin.”
Reklam
"Tutkular düşüncelerin ilk aşamasından başka bir şey değildir: onlar genç kalbin malıdır ve kim bütün ömrünce onlarla heyecanlanacağını sanıyorsa budaladır; bir çok sakin nehir, gürültülü şelalelerle başlar, oysa bunlardan hiç biri zıplayıp köpürerek denize kadar akmaz. Ama bu sessizlik çoğunlukla, büyük, ama gizli bir gücün işaretidir; duyguların ve fikirlerin dolgunluğu, derinliği, çılgın eğilimlere engel olur; ruh ıstırap ve sevgi duyarken kendinden kesin bir hesap sorar ve bunun böyle olması gerektiğine inanır. O bilir ki fırtına olmazsa güneşin sürekli ısısı kendisini kurutur; kendi hayatının içine işler; kendi kendini sevgili bir evlat gibi okşar ve cezalandırır. Bir insan ancak kendi kendini tanımanın bu yüksek haline erişince Tanrı'nın adaletini ölçüp biçebilir."
Sayfa 151Kitabı okudu
İnsan bekleyiş içindeyken, arzuladığı şeyin yokluğundan ötürü o kadar ıstırap çeker ki, bir başka mevcudiyete tahammül edemez.
Bir de yalnızlık var, onu da hesaba katmak lazım. İlk başlarda onsuzluk sanıyorsun bunu ama değil, basbayağı yalnızlık işte. Aynalarda kendini görmekten sıkılacak kadar yalnızlık, yatağa yattığında kendi kokunu duymaktan öğürecek kadar... Kimseyi istemiyorsun yanında, ama durup durup da yalnızlıktan şikayet edesin geliyor. Bir şeyden şikayet edebilmek için bile insan lazım. Öyle hileli bir şey bu. İstiyorsun ki hep senin terk edilişinden bahsetsinler, hep seni yalnız bırakana lanetler okusunlar topluca, 'Sen de ne çok severmişsin be kardeşim' desinler, "Hak etmiyor, kızgın alevlere gelsin inşallah; sen hiç üzme kendini!' deyip hep sırtını sıvazlasınlar. Olmuyor ama. Bir dinliyorlar, iki dinliyorlar. Sonra bir bakıyorsun, sen anlatırken onlar telefonlarıyla oynuyorlar, saatlerine bakıyorlar, sigara paketinin naylonundan çiçekler yapmaya uğraşıyorlar. Senin de içinden gelmiyor işte ondan sonra, kendi kendine kalıyorsun. 'Hay ben böyle aşkın ıstırabını!' deyip kalaylayamıyorsun çünkü, aşk da senin ıstırap da. Ondan sonrası aynada kendi yüzün, yatakta kendi kokun, evin içinde şikayet bile edemeyeceğin, kendi dağınıklığın."
"Bana tutunulacak bir şey ver, Bir şey ki; Hazdan fazla devam etsin, Ve Istırap içinde dahi dayanabilsin"
Reklam
"Belleğini yitirenlere ne mutlu, çünkü mazi ıstırap vericidir."
Asla geleceğe sahip olmamış olduğum günlerden birindeyim. Karşımda yalnızca bir sıkıntı duvarıyla kuşatılmış , taş kesilmiş bir şimdi var. Irmağın karşı kıyısı karşıda bulunduğuna göre , asla bu taraftaki bir kıyı değil ; Çektiğim tüm acıların tek nedeni de bu. Nice limanlara yanaşacak gemiler var elbette , ama hiç biri hayatın ıstırap vermez olduğu limana varmayacak , her şeyi unutabileceğimiz bir rıhtım da yok. Üstünden çok zaman geçti bunların ama benim hüznüm hepsinden eski.
Hey sen, Bana bak, gel küçük kukla! Zıpla, kalk, otur. Küçük kukla, küçük kukla haydi gül. Şimdi ağla! Aa gülüyor, bak şimdi de ağlıyor. Tabii ağlayıp gülecek çünkü BEN istedim! Şimdi yat küçük kukla, Şu hançer saplanacak bağrına, ıstırap çekeceksin, haydiii! O hoo, sahiden ıstırap çeker gibi, yoksa duygusu mu var? Bilmem hiç düşünmedim, fakat sıkıldım ondan. Öl küçük kukla, Öl!
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.