Yalnız içimde müthiş bir boşluk hissi vardı. Hayatımın en dolu, en manalı zannettiğim bir devresi birdenbire boşalmış, bütün manasını kaybetmişti. En tatlı emellerinin tahakkukunu gördüğü bir rüyadan acı hakikate uyanan bir insan gibi içim çekiliyordu. Ona hakikaten dargın değildim; asla kızmıyordum. Sadece müteessirdim. "Bunun böyle olmaması
Sayfa 122Kitabı okudu
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Reklam
MEÇHUL ŞEHZADE: DELİ KURT Olay Örgüsü 1403 yılının sonlarıdır. Üstü örtülü bir kağnı gecenin karanlığında ilerlemektedir. Genç bir atlı tedirgin bir şekilde kağnıyı yönetmektedir. Kağnıda Yıldırım Bayazıd'ın oğlu İsa Beğ'in eşi Bala Hatun vardır. Bala Hatun hamiledir. Osmanlı sipahisi Çakır Ağa onu sütanasının evine götürmektedir.
(3) Uzun süre oruç tutma ettiğine dair sayısız örnek vermek mümkündür. Evvelâ, memleketimizden, canlı bir misal vereceğim: Yirmi küsur yıl önce Sanayi Bakanlığında beraber çalıştığımız, hâlen hayatta olan bir arkadaşım 1995 yılında beni ziyarete geldi. Kendisi bir yıl önce sarılık rahatsızlığı geçirmiş; ilginç olan hadiseyi şöyle
Talha bin Amr bize haber verdi ki: Bana İbn Ebi Rabah /şöyle dedi: Ey Talha! Senin ismin ve benim ismim gibi kim bilir ne kadar çok isim vardır?! Kıyamet günü: "Ey falan!" dendiğinde hemen kastedilen kişi kalkar. Başkası kalkmaz. Çünkü kalbine sen olduğuna dair bilgi doğmuştur. Hemen ayağa fırlarsın. Bütün vücudun titrer. Organların çırpınır. Rengin uçar. Korkan, ürken ve titreyen yüreğin göğsüne küt küt vurur. Seni almakla görevli melekleri görünce, seni müthiş bir ıstırap, titreme ve korku tutar. Kullar içerisinde çağrılanın senden başkası olmadığını çok iyi bilirsin. Melekler ellerini sana uzatır, seni kıskıvrak yakalarlar. Sonra uysal hayvanların çekilmesi gibi seni çeker götürürler. Aziz ve Celil olan Allah'a arzedilmek ve O'nun huzurunda durup dikilmek üzere sürükleyerek safların arasından geçirirler. Sen aralarından Rabbine doğru çekilip götürülürken bütün yaratıklar, gözlerini sana dikmişlerdir.
Aleksandr'ın mistisizme meyilli mizacı, zamanla melankolik nevroza dönüştü. Şiddet kullanarak kazanmak istemediği dün­yevi zaferler yüzünden ıstırap çekiyordu. Kazandığı zaferler arttıkça yaşadığı sıkıntılar da büyüdü. Napolyon'un mağlup edilmesi ve ülkesinin sınırlarının sürekli genişlemesi dahi onu bunaltıyordu. Yakın arkadaşı sinsi
Reklam
41 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.