"Tepeye tırmandığımı zannederken aslında bayır aşağı koşmak. Tam böyleydi durum. İnsanların gözünde yükselirken, aynı anda hayat da benden o kadar eksiliyor, ayaklarımın altından çekilip gidiyordu.
Ölüm düşüncesini zihninden uzaklaştırmak,yerine doğru, sağlıklı düşünceler geçirmek istiyordu. Ne var ki bu düşünce, artık düşünce gibi de değil, bir gerçeklik gibi gelip yeniden karşına dikiliyordu.
İvan ilyiç, kendi hayatını mahvettiği gibi başkalarının hayatlarını da zehirlendiği düşüncesiyle yalnız kaldı. Üstelik bu zehir azalmak şöyle dursun gitgide tüm varlığını ele geçiriyordu.
Günlük hayat olaylarıyla iş düzeni arasında kesin bir sınır çizmişti; insanlarla iş ilişkileri dışında ilişkilere yer vermemesi gerekiyordu. İlişkilerin nedenleri gibi ilişkiler de ancak resmî olabilirdi.