“Düşünmek için kalpsiz olmak gerekir sanıyorsunuz. Hayır, düşünmeyi besleyen sevgidir. Düşen adama el uzatın, mahvolan bir adamın haline ağlayın, onunla alay etmeyin. Sevin onu! Onda kendinizi görün ve ona kendinizmiş gibi bakın.”
“…her şeyi, her bir yaprağa sinen öfkeyi, artık kuyruğunu indirmiş kapılara sürünerek geçen köpeğin donuk bakışlarını; her şeyi, her şeyi hissediyordum ve hepsi canımı acıtıyordu.”
Var olan biricik dünyayı değersizleştirmek için “öbür dünya” , “hakiki dünya” kavramı uydurulmuştur, - hiçbir hedefi, hiçbir aklı, hiçbir görevi bizim yeryüzü-gerçekliğimize bırakmamak için. “Ölümsüz ruh” kavramları uydurulmuştur. “Özgür istenç” kavramı uydurulmuştur. Sonunda -en korkuncu- iyi insan kavramında yok olması gereken herkesten taraf tutulmuştur-, seçilim yasası çiğnenmiş, gururlu ve gelişkin, evet diyen, geleceğin bilincinde olan, geleceğin güvencesi olan insana karşı koymak ideal haline getirilmiştir - “kötü” denmiştir bundan böyle bu insana. Ve tüm bunların ahlak olduğuna inanılmıştır!