Annem odaya girince bir annenin karanlıkta nasıl göründüğünü görmek için hafifçe gözlerimi araladım.Yüzü ve ışıksız odada daha da koyulaşan siyah kıyafeti görünmüyordu. Bu çok tuhaf çünkü karanlıkta her şeyin zaten siyah olduğunu sanıyordum. Oysa anneler karanlıkta daha da siyah gözüküyorlar. Belki onlar da kediler gibi karanlıkta görüyorlardır. Böylece tehlikede olan çocuklarını bulabilirler. Eğer öyleyse ben de anne olabilirim. "Anne karanlıkta beni bulabilir misin?" Annem yanıma oturdu saçlarımı okşadı. Karanlıkta göremiyorum Mafalda, yine de seni bulacağımdan eminim. Ama şimdi ışıkları kapatma zamanı çünkü çok geç oldu.Üzerime doğru eğilerek bana iyi geceler öpücüğü verdi. Saçları tıpkı pamuk şekeri gibi hafifçe yastığa dokunuyordu. Tabi pembe değil siyah pamuk şekeri gibi. Gidene kadar ellerimi saçlarından ayırmadım. Saçları yumuşacıktı. Anneme kendi karanlığımdan bahsettiğimi söylemedim. O, yine de beni bulur.
Oğuz menkıbesi, Uygurca bir metinde,
Oğuz doğduğu zaman yüzü mavi, ağzı ateş gibi kırmızı gözü, saçı ve kaşları siyah bir dünya güzeliydi. Annesinin memesinden ilk sütü emdikten sonra, bir daha emmedi. Yiyecek istedi, lakırdı etmeğe başladı. Kırk günde büyüdü: dolaşıp oynuyordu. Oğuz’un ayakları öküze, vücudu kurda, göğsü ayıya benzerdi. Böğürleri kıllı idi. At sürü­sü güder, beygire
Reklam
Muhterem okuyucu kardeşim! Allah Teala hem bizleri hem de sizleri vakti değerlendirmeye , onu faydalı bir iş ve yararlı bir ilimle doldurmaya muvaffak kılsın. Bizleri zamanın ve hayatın kıymetini idrak eden, kendilerini ve milletlerini aldatmayan, Allah Teala'nın nefislerine ikram ettiği nimetleri heba etmeyen ve doğru yol üzere bulunan
Sayfa 105 - Otto YayınlarıKitabı okudu
İyi geceler sayın dinleyenler, tabi eğer böyle bir şey mümkünse.
Önce yemek yendi, sonra çay içildi, sonra çıkıldı evden. Büyüklerin ellerinden öpüldü, küçük olmadığı için gözler alacaklı kaldı, Melek’in eli sıkıldı. İyi geceler efendim, dendi. Son vapura yetişildi. Başarılı bir gece. Sınavı geçti Gereksizyazar, torpilsiz. Fena bir çocuk değil gibi dendi arkasından, ama tabi daha gençsiniz, acele etmenin anlamı yok. Oysa bilinir ki anlam verilmeyi bekler, siz vermeye gönüllü olun yeter ki; hayatta her şeyin anlamı olur. 
Sayfa 325Kitabı okudu
Almanca dil kursundaydım. Hoca çok disiplinli biriydi. Bilhassa zaman açısından hiç müsamahası yoktu. Bir hafta boyunca kimin ne kadar geç geldiğini tespit ediyor ve onları geç geldikleri toplam süre kadar sınıfta tutuyordu. Tabi bu durum, zaten kursa zor zaman ayırmış iş sahiplerinin hiç de hoşuna gitmiyordu. Bir gün haftalık cezası 18 dakika
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
37 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.