"Annem hayattayken hep "hayırlı başarılar" dilerdi. "Başarı"yı tek başına bir hayır olarak gördüğüm için olsa gerek, bu söz bana fazla gelirdi. İnsan zamanla başarının da "hayırlısını" dilemeyi öğreniyor. En yalın haliyle başarı dilemek tek başına yeterliyken, insanlar neden ille de başarılarımızın devamını dilerler? Başarıya bir süreklilik kazandırma dileği anlaşılabilir elbet, ama bana öyle geliyor ki, asıl bunda bizim kısa cümlelerle yetinmeme merakımızın payı var. Tek başına 'hoş', 'güzel', 'iyi' demeyi bilmeyiz. İlle de 'çok güzel', 'çok hoş', 'çok iyi' deme gereksinimi duyarız. Abartı, toplumsal hislerimizin dildeki ifadesidir, bu yüzden şiddetli sıfatlardan, tekerlemesi bol sözlerden, nakaratı bol şarkılardan hoşlanırız. Bu nedenle duygularımıza ifade etme repertuarında, hıçkırık, iç çekme, ağlayarak şiir okuma gibi unsurlar, kaderimize prestij sağlayarak bir ifade değeri kazanır."