Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Herkesin iyi insanlar olduğu zamanlardı ya da annesinin iyi olduğu zamanlar."
400 syf.
2/10 puan verdi
Aslında yorum girmeyecektim ama daha önce hiçbir yerde görmediğim için söylemek istedim. Kitap dönemselmiş kitabın dönemsel olduğunu bilmiyordum gerçi dönemsel mi demeliyim bilmiyorum 1910’larda geçiyor. Kitabı sevmememin nedeni hem bu çünkü 1910’larda bayağı popüler ülke için saçma sapan olayları ve hükümdarlarıyla hiç inandırıcı değildi. Bir diğer nedeni saraylı, entrikalı bir konu için kötü yazılmış olması. Bunlar nasıl ülke yönetiyor ya beni başına koysalar ben daha iyi yönetirdim diyeceğim halleri vardı saçma s*lak işler vallahi. Bir diğer nedeni de karakterleri. Kral desen kral gibi değil herkese inanan sünepenin teki, yaralı prens desen iğrenç karakterinin dışında hiçbir vasfının olmadığı gibi başlattığı isyanın aşırı cringe olması bir de o kafayla da başarılı oldu heee demek ben olsam neler eylerdim hey gidim heyy harcandım milenyumlarda. Sara içinse başta sevdim akıllı kız da dedim ama keşke demeseydim ama demişte bulundum o yüzden bir puanı da onun için verdim. Yani kadın bir karakter için güçlü başlayıp saçma gelişimiyle hayal kırıklığına uğratanlardan oldu.
Yaralı
YaralıEmily McIntire · Ren Kitap · 2023313 okunma
Reklam
517 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Su damlasından okyanus olan kardeşimiz.
Türkiye'de en çok önerilen kitaplardan biri. Makamına hak ettiğini düşünüyorum. İlk başta "Abartmayın, ne yükselttiniz kitabı?" demiştim. En sonunda "Tamam, kesinlikle okuyorum artık." dedirttiler. Evet, minik Martin'imiz. Bir bilgi birikimi olmayan Martin'imiz. Ama sorun bakalım, Martin o zaman mutlu muydu?
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,3bin okunma
372 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
40 günde okudu
Bir zamanlar, bir ülkenin en güzel denizine bakan bir evde üç kız kardeş yaşardı. İsimleri Türkân, Dönüş ve Derya idi. Babaları Sadık Bey ve anneleri Nesrin Hanım’la birlikte geceleri kucak kucağa oturur, gelecekte onları bekleyen şahane yılların hayallerini kurarlardı. Türkân, Dönüş ve Derya’nın, Ayvalık’ın çam kokulu sokaklarında geçen masal gibi çocukluğu, onları yetişkin dünyasının acımasızlığına hazırlamamıştı belki. Hiçbir hayatın, hiçbir seçimin göründüğü kadar kolay olmadığını, bazen en büyük, en akla gelmeyecek sırların en güvendiklerimizin kalbinde saklandığını, en korkulacak hastalıkların gün gelip geçmişi derleyip toplayabileceğini anlamak zaman istiyordu. Ve zamanın ilaç olmadığı bir yara var mıydı dünyada? Ayvalık’ın denize uzanan taş sokaklarından, nice yaşamlar görüp geçirmiş zeytin ağaçlarından, hayatın kaynağından akan suyundan, eski evlerinden doğmuş bir aile hikâyesi Üç Kız Kardeş. Bir mutsuzluk hikâyesi değil; neşeli günleri yâd ede ede iyiliğe dönüşün hikâyesi. İyileşmenin yolculuğu… Üç kız kardeş kitabın kurgusu, anlatım dili sade ve çok başarılı. Kitap içeriğindeki hikayede sürprizler, bir ileri bir geri gidip gelmesi beni çok etkiledi. Bence son zamanlarda okuduğum en iyi romandı. Bence biraz feminen bir roman olmasına rağmen bir kız olarak çok beğendim. Kitabı eleştireceğim tek yönü ise kitap 4 bölümdü bence bölüm sayısı daha da artırılabilirdi. Bu yönü okumayı zorlaştırıyor çünkü bir bölümde farklı konulara değiniyor bence. Genel olarak kitabı herkese tavsiye ederim.
Üç Kız Kardeş
Üç Kız Kardeşİclal Aydın · Artemis Yayınları · 20209,4bin okunma
"İyi ama buna inanıyor olsalar bile aşağıdaki fedailerin eline sence gerçekten de çok şey mi geçmiş oluyor? Neticede her yerde bulabilecekleri yiyecekleri yiyip, güneşin altında yüzlercesini bulabilecekleri kızlarla hoşça vakit geçirecekler hepsi bu." "Hiç de değil," diye karşılık verdi Hasan. "Sıradan biri için yemekler aynı olsa bile nerede yediği çok şey değiştirir. Aynı yemeği bir kralın sarayında yemekle basit bir kervansarayda yemek aynı şey midir? İnsan birbirlerine tıpatıp benzeseler bile bir prensesle sütçü kız arasında ayrım yapamaz mı? Mutluluğu, zevki yalnızca duygularımızla algıladığımız için hissetmeyiz. Bu çok sayıda etmenin işe karıştığı karmaşık bir süreç sonunda gerçekleşir. Satın alınmış bir köle kızla ebedi bakire kalacağına inandığınız bir huriden alacağınız zevk tamamen bambaşka olacaktır."
360 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Tüm zamanların en sevilen hikâyelerinden biri olan, kırktan fazla dile çevrilen, Oscar ödüllü bir sinema filmi için temel oluşturan ve yirminci yüzyılın en iyi romanlardan biri seçilen Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek, Amerika'nın acımasız bir önyargı ile zehirlenmiş güneyinde geçen, sürükleyici, yürek burkan ve dikkat çekici bir büyüme
Bülbülü Öldürmek
Bülbülü ÖldürmekHarper Lee · Epsilon Yayınevi · 202071,7bin okunma
Reklam
96 syf.
·
Puan vermedi
·
10 saatte okudu
"Ben
Albert Einstein
Albert Einstein
14 Mart 1879’da Almanya’nın Ulm kasabasında doğdum.. Babam küçük bir elektrokimya fabrikasının sahibiydi ancak pek başarılı bir iş adamı sayılmazdı. Annem Paulin’in dünyası müzikti, yetenekli bir piyanistti.. Özellikle Beethoven'in piyano parçalarını nefis çalardı ve annemi dinlemek çocukken en büyük zevkimdi..
Einstein / Bir Dahinin Yaşamı
Einstein / Bir Dahinin YaşamıWalter Isaacson · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2013194 okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Aşk her şeyi göze almak mıdır? diye düşününce hayır diyesim geliyor ki birçoğumuz da böyle düşünebilirsiniz ama Tyler ve Poppy'nin aşkını okuyunca da kolaylıkla evet göze almaktır diyebilirim Öncelikle belirtmeliyim ki kitabımız dark romans türünde, yetişkin içeriğin yoğunlukta olduğu bir hikaye... Bekarlık yemini etmiş Rahip Tyler Bell ile
Gece Yarısı Ayini
Gece Yarısı AyiniSierra Simone · Pukka Yayınları · 202425 okunma
312 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Aşk her şeyi göze almak mıdır? diye düşününce hayır diyesim geliyor ki birçoğumuz da böyle düşünebilirsiniz ama Tyler ve Poppy'nin aşkını okuyunca da kolaylıkla evet göze almaktır diyebilirim Öncelikle belirtmeliyim ki kitabımız dark romans türünde, yetişkin içeriğin yoğunlukta olduğu bir hikaye... Bekarlık yemini etmiş Rahip Tyler Bell ile
Rahip
RahipSierra Simone · Pukka Yayınları · 2024115 okunma
"Sen ağlıyor musun?" "Ruhum küçük bir kız çocuğuyla birlikte yanıyor." "Ezel, Karmen'i bırak. Onun yanına gittiğinden beri iyi değilsin." "Bırakmam, bırakamam o yanan küçük kız çocuğunu kurtarmadan bırakmam, gerekirse bende yanarım." "Bir süre tatil yapalım, çok yoruldun." "Küçük kız hiç tatil yapmamış. O hep yanmış. Piknik bile yapmamış."
Reklam
619 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
Oblomovluk
(Spoiler içerir) Tüm hayatı boyunca rahatlığa alışmış ve konfordan uzaklaşıp harekete geçemeyen karakterimiz, Oblomov’un hikayesini anlatmakta bu kitap. Bu yüzden uşağı Zahar bile ona saygı duymaz, istekleri karşısında sızlanır durur. Oblomov’u, kitabın başında yapamadığı şeyler için ne kadar pişmanlık dolu düşünceler içinde olduğunu okuyoruz.
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139bin okunma
Çıkışta kendime kocaman bir demet çiçek aldım. "Birini mi ziyaret ediyorsun?" diye sordu kız, sesi bir hastane sandviçi gibi köşelerde yükselerek. "Evet, kendimi. Ne durumda olduğumu öğrenmek istiyorum." Kaşlarını çatıp tiz bir sesle "İyi misin?" dedi. Ona bir karanfil fırlatıp "Öyle olmalıyım." dedim.
Sayfa 42
Daha siz okul denen binaya girmeden, anne ve babanız mesleğiniz ile ilgili kararı vermiştir çoktan, "Bizim kız doktor olacak" Oysa sizin en büyük tutkunuz keman çalmaktır. Ama yok. "Boş zamanlarında yine keman çalsın ama bizim kız doktor olacak." Kaçar yanınız yoktur. Önünüze hayatınızın geri kalanında yiyeceğiniz yemek konmuştur ve siz o bezelyeyi yemeye başlarsınız. Hatta bazılarınız zamanla bezelyenin tadının hiç de fena olmadığını bile düşünecektir. Özetlersek, tüm hayatımız başkalarının önümüze koyduğu hedefler doğrultusunda, yılmadan mücadele etmekle geçiyor. Bu, o kadar yorucu bir hal alır ki artık, bizzat kendimizin koyduğu küçücük hedeflere bile ayıracak zamanımız kalmaz. En nihayetinde olur da başarırsak, başardığımız şey başkalarının isteği olur sadece, başka bir şey değil. O nedenle başarıya ulaşanların çok iyi bildiği bir gerçeği paylaşalım sizinle. Başarının anahtarını elde ettiğiniz gün görürsünüz ki aslında ortada bir kilit yoktur. Çünkü o kapı, sizin kapınız değildir. Elimizde kazanmak için delicesine yırtındığımız anahtar ile başarılı ama mutsuz bir şekilde kalırız. Belki de etrafımızın, başarılı olmasına rağmen, bir o kadar mutsuz olan insanlarla dolu olmasının sebebi budur. Oysa mutlu olmak gerçekten de bu kadar zor mudur? Etrafımızda bu kadar mutsuz insan olduğunu görünce insanın aklına bir tek bu ihtimal geliyor. Peki, neden bu kadar mutsuzuz? Özellikle son yıllarda mutsuz ve depresif halimiz giderek arttı. Aslında bu meseleyi ele alabilmek için öncelikle mutluluğu tanımlamak gerekir. O zaman soralım; nedir bu mutluluk denen şey?
Hikayeci: Giovanni Boccaccio
...Kız onu gürültü etmeden, ama büyük bir sevinçle karşıladı. Üst üste öpüştükten sonra birlikte yattılar. Gece boyunca birbirlerinden zevkler aldılar, bir­ çok kez bülbülü öttürdüler.
Sayfa 49 - Kafe Kültür Yayınları, 1. Baskı: Şubat 2015, İstanbulKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.