Roman iki zaman dilimi arasında geçişlerle başlıyor ve bir noktada kesişiyor. Yazar önce bizi 1950'lerde üniversiteden sonra doğduğu kasabaya Devon'a, ailesinin yanına geri dönen Aleksandra Sinclaire (Lexie) ile tanıştırıyor. Lexie ailesiyle yaşamaktan memnun değildir ve kendini kasabanın dışına atmak ister.
Yazar ikinci olarak günümüze döner ve Elina adında Finlandiyalı bunalımlı genç bir anneyi bize sunar. Aslen ressam olan Elina çocuğunun doğumunu hatırlayamamaktadır. Bu yüzden de suçluluk ve yetersizlik hissetmektedir. Geri kalan detaylar spoiler'a çok gireceği için anlatmıyorum. Ama uzun zamandır böyle ters köşe yapan bir kitap okumamıştım. Beni asıl etkileyen yazarın bu kadar karakteri ve hali hazırda var olan iki farklı olay örgüsünü birbiriyle bağlayışı. Hafızanın kırılganlığı, travmalar, rastlantılar üzerine çok beğendiğim bir kitap.
Ben İngilizcesine okudum ama mecbur Türkçesine yorum yapıyorum. Kesinlikle okunmalı.
İyi okumalar:)
Roman İrlanda'da Carricklea kasabası ile Dublin arasında geçiyor. Marianne ve Connel adında liseye giden iki gencin yıllarca sürüp giden bana göre biraz da saplantılı ilişkilerini anlatıyor. Yazar karakterlerle adeta oynuyor. Zamanda ileriye ve geriye gidişlerle yıllar içinde karakterlerin değişimine, bazı yönleriyle de gelişimine tanık oluyoruz. Kitap fiziksel ve psikolojik şiddet, sosyal statü, arkadaşlık gibi konulara değiniyor. Roman çok fazla cinsellik barındırıyor, okuduktan sonra bu nasıl kitap demeyin :) Bence fena bir kitap değil ama okurken bir miktar sinirleniyorsunuz.
Romanın Türkçesi mevcut. Hatta romanın aynı adla 12 bölümlük dizisini yapmışlar. Kitapla dizisi neredeyse bire bir gidiyor, bunun nedeni de yazarının dizinin yapımına dahil olması.
İyi okumalar:)
Ben kitapta Atatürk'ün felsefi düşüncelerine yer verilecek diye düşünmüştüm o konulara sözleri üzerinden atıf yapılmış sanırım onu anlayamadım. Biyografi olarak değerlendirsem onda da pek iyi bir puan alamaz çünkü pek de kronolojik gitmiyor. Bir olaydan diğer bir olaya atlıyor ya da çok eksik kalıyor... Ama genel anlamda Atatürk'ü özetliyor diyebilirim. Kısa sürede okunulabilir bir kitap, keyifli okumalar dilerim!
Mustafa Kemal Atatürk: Başarıda Gururu, Felakette Ümitsizliği YenmeliyizFerhat Atik · Destek Yayınları · 2020604 okunma
Filistin'i İsrail tarafından işgalini, yaşananları romanın kahramanı Ruksyye'nin gözünden aktarıyor.
1948 den itibaren yaşananları anlatıyor. Rukayye oğlu Hasan 'ın isteğiyle yaşadıklarını yazar. Romanı o savaş psikolojisini, katlamak zorunda kaldıkları acıları yüreğinizde hissediyorsunuz . Eserde beni en çok etkileyen yurtlarından evlerinden koparılarak sürgüne gönderilen kadınların evlerinin anahtarlarını boyunlarına aşıp çıkarmamaları .... Çünkü bir gün evlerine dönecekler umudunu hep yüreklerinde taşıyorlar...
İnsanların alışmak zorunda kaldıkları acıları, yakınlarından haber almamaları insanı derinden sarsıyor.
Romanın bazı sayfalarında yer alan karakollara okutarak Filistin türkü ve şarkılarını dinleyebilmekte çok güzeldi.
Güzel, etkileyici bir eserdi. İnşallah en kısa sürede Filistin'de yaşanan bu zulüm ve acılar son bulur. İyi okumalar.....
Kitap 13 farklı hikayeden oluşuyor.Kitabın kapağı dikkat çekici olsa da isim olarak ben olsam kitabın içindeki "Yüzümün vadileri ve içimde şehirler" adlı başlığı kitap ismi yapardım.Daha dikkat çekici bir kitap kapağı ile şık dururdu.Ama bu şekilde de iyi.Kitabın içerisinde genellikle hikayeden ziyade deneme şeklinde ilerliyor. yazarımız hem insanlığı sorguluyor hem de kendini sorguluyor ve bu yönden dolayı yazarın bakış açısını sevdim yani kendini sorgulaması bile güzel bir şey.Sorgulayıcı bir eser istiyorsanız bence okuyun derim.Şimdiden okuyacak olanlara keyifli okumalar dilerim.
İnanmak, güzelliği görmeyi mümkün kılıyorsa, anlamlı. “Hayat Teselli Bulmaktır birbirimize hoşça bakabileceğimiz bir dünyanın, insanın insanda dirileceği bir hayat anlayışının mümkün olduğunu fısıldıyor kulağımıza
Mutlaka okumanızı tavsiye ederim
İyi okumalar
