Çok sert bir kitaptı. Sanki her sözcüğü kafama atılan bir taş misali tahrip ediciydi. Sistem eleştirisi muazzam, sorun tespitleri muhteşemdi. Çözüm önerisi ise bana biraz ütopik geldi diyebilirim.
Albert Caraco İstanbul'lu Sefarad bir ailenin oğlu. 1919 doğumlu. Hayatı boyunca hep yazmış. Doğduğu topraklardan önce Avrupa'ya sonrasında Güney
Kitaba Göre Kimdir Bu Güçlü Kadın?
İnsan Allah'ın yeryüzünde halifesi olarak gücün sahibi değil yaratanın müsaade ettiği kadar gücün taşıyıcısı ve temsilcisi olabilir.
Şu an kadınlar kendini güçlü olmaya odaklamış her şeyi başaracağız diyerek kendini avutmuştur. Oysa gücün ağırlığı ve her daim güçlü olma çabası kadının naif omuzlarına ağır
"Aşk hastalıklı bir hal alırsa, yapabileceğimiz en iyi şey onu şiddetli bir ölümle sona erdirmektir; özlemi körükleyerek uzayıp giden ve tüketici bir tutkunun işkencesine dayanamam doğrusu."
“Deliyi bu kadar iyi taklit edebilen biri herhalde gerçekten delidir.”
Kitabın başlarında sekizyüz yıl önce yaşamış Tasadaylı yerliler için hükümet tarafından ayrılan bir yaşam alanından bahsediliyor. Tıpkı farelerle yapılan deneyler gibi. Bilim yapmak adına keşfedilen nesneyi öldürüyoruz. Bugün içinde yaşadığımız metropollerde bizim içinden
Bugün çoğumuz yargıdan ve yargının uygulanış biçiminden rahatsızlık duyuyoruzdur. Kimimiz yargıyı yavaş olmakla, kimimiz yanlı olmakla, kimimiz yetersiz olmakla, kimimiz ise güçlülerin hukukunu uygulamakla suçluyor. Yargının daha iyi işlediği bir sistemi ve adaletin tam olarak sağlandığı bir hukuku, eminim ki hepimiz hayal ediyoruzdur.