"Orta Çağlar'dan beri, frengi ve veba; on dokuzuncu
yüzyılda, tüberküloz; yirminci yüzyılda, kanser;
milenyuma yaklaşılırken, AIDS. Anlaşılan toplumların,
tarihin her döneminde, 'kötülük'le özdeşleştirmek
istedikleri ve suçu onun 'kurbanlar'ına yıkacakları bir
hastalığa ihtiyaçları mutlaka oluyor. Beni Metafor
Olarak Hastalık adlı kitabımı yazmaya götüren etken de,
kanserli hastaların nasıl damgalandığını keşfetmem oldu.
Hastalık, hayatın gece karanlığıdır, fakat bir metafor
değildir, doğal bir fenomendir; o yüzden, hastalığa
bakmanın en doğru yolu, onu metaforik düşünme biçiminden
arıtarak ele almaktır. Ölümlü olmanın kendisi yeterince
dehşet uyandırıcı olmadığı halde, metaforlar ve mitler,
bize sancılı ve katlanılmaz ölüm hikâyeleri anlatırlar.
Fakat metaforlar sırf biz onları sevmiyoruz diye de
tesirsiz hale gelmezler; metaforların bilhassa teşhir
edilip varlığının silinmesi gerekir. Benim, yeryüzünden
silinmesini en çok istediğim metaforlar ise askeri
metaforlardır."