Bir erkek çocuğu düşünün acıktığında yemek verilmiyor, üşüdüğünde üstü örtülmüyor, elini uzattığında eli boşlukta kalıyor, tebessüm ettiğinde hep asık bir suratla karşılanıyor. Konuşmak istediğinde sesinin yankısı azalarak kendisine dönüyor. Bütün istekleri, birer oyuncak asker gibi küçük bacaklarıyla dengeyi sağlayamıyor ve devriliveriyor. Bütün
Albert Camus der ki, “Nefretin ortasında, içimde, yenilmez bir sevgi olduğunu buldum. Gözyaşlarının ortasınsa, içimde yenilmez bir gülümseme olduğunu buldum. Karmaşanın ortasında, içinde yenilmez bir tip sakinlik olduğunu buldum. Tüm bunların içinde fark ettim ki kışın ortasında, içimde, yenilmez bir yaz olduğunu buldum. Ve bu beni mutlu ediyor. Çünkü dünya üstüme ne kadar gelirse gelsin, içinde onu gerisin geri yollayan daha güçlü, daha iyi bir şey var demektir.”