344 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Real azadlıq
Doğan Cüceloğlu kitabları hər zaman çox yaxşı rəhbər rolu oynayır. Bu kitaba da başlayanda niyə daha əvvəl oxumadığımı düşündüm. Amma bildiyiniz kimi hər kitabın bir zamanı olur. Kitabda əsas mövzu olan real azadlıq və ona çatmağın yollarıdır. Mədəniyyət robotu anlayışı, mənəvi dəyərlər kitabda çox gözəl izah olunur. Sizə azad olmaq üçün hamıdan imtina etmək, qaçmaq, başqa ölkədə yaşamaq, ya da tək qalmaa kimi “absurd” şeylər deyilmir. İnsanın real azadlığa çatması bu kitabda fərqli üsullardan, olduğun yerdə, ətrafında dolu insanlar ola-ola izah olunur. Həmişəki kimi anlaşılan, sevimli və səmimi bir kitab olub, hər kəsə tövsiyə edirəm
Doğan Cüceloğlu
Doğan Cüceloğlu
Gerçek Özgürlük
Gerçek ÖzgürlükDoğan Cüceloğlu · Kronik Kitap · 20214,396 okunma
(...) kendisine has bir melankolisi vardır ki ne yaşadığı devirle, ne de hayatının arızaları ile (...) tamamiyle izah edilemez. Bununla beraber hepsini, onunla temasa gelir gelmez bizde uyanan değişik ruh haletlerimizle beraber içine alır. Bu melankoli belki ruhundaki kesif kader duygusundan geliyordu; kim bilir, belki de bu eserin zamanla birleştiği tek nokta olan bir sezişti.
Reklam
Hadis: Kabirleri ziyaret ediniz. Çünkü onlar size âhireti hatırlatır. İzah: İnsan kabirleri ziyaret edip ibret almalıdır. Vaktiyle berhayat olan birçok kimselerin bilâhare topraklar içinde kalmış olduğunu görmelidir, artık gafilâne yaşamamalıdır. Âhiret âlemini düşünmelidir. Beş günlük dünya hayatı için birtakım menhiyat-ı irtikâb etmemelidir, hakiki istikbâli düşünerek gaflet içinde yaşamaktan kurtulmalıdır...
#ayet
Diyanet Takvimi Ön Yüz: “...Ey Rabbimiz! Unutur ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme...” (Bakara, 2/286) De ki: Andolsun, bu Kur’an’ın bir benzerini ortaya koymak üzere ins ü cin bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar, onun benzerini ortaya getiremezler. (İsrâ, 17/88) Diyanet Takvimi Arka Yüz: KUR’AN-I KERİM’İN BELAGAT MUCİZESİ İslam öncesi Araplarda şairler önemli bir sosyal statüye sahipti. Şairler yılın belli zamanlarında bir araya gelir, kalabalıkların önünde şiirlerini okur ve yarışırlardı. Arap edebiyatının başköşesinde şair otururdu. Kur’an’ın indiril- mesinden itibaren, şiirin önemli şehri Mekke’de insanlar art arda şaşkınlık dalgası yaşadılar. Mekkeliler ümmî bir adamın söylemesine imkân olmayan bu sözler karşısında ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Hayret içindeydiler çünkü Hz. Muhammed’in (sas) söylediği sözler sıradan şeylere benzemiyordu! Devrin mevcut şiir ve nesirlerinden çok ötede, harika bir dizayn ve üsluba sahipti. Kur’an Arap dili ve üslubuyla konuşuyor, muhataplarının anlaması için hükümlerini sadelik içinde izah ediyor, itiraz edeceklerin itirazlarını daha başından çürütüyor, kâinattan misaller veriyor, insan psikolojisine dair çarpıcı tespitlerde bulunuyor ama daha da ilginç olanı, bütün bunları o güne kadar görülmemiş bir ifade sanatı ve belagat kudretiyle gerçekleştiriyordu. T.C. Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı
" Sokrates, adil insanlar yetiştirmek isterken, kötü insanlar ve vatan hainleri yetiştirdi. Sokrates, insanlara adaletin ne olduğunu izah edince, onların hemen adil olacaklarını sanmıştı."
Sayfa 154 - Say yayınları, Sertifika No: 10962, Rusça aslından çeviren: Ahmet Zekerya, PDF okuyorum.Kitabı okuyor
Elimin, kendi bıraktığı kitaba uzandığını görünce, durgunluğunu îzah eden cümleyi saklayamadı: Zahmet etme, zahmet etme Cemil Bey.. Bu da onlardan, diyerek sözüne devam etti: - Şimdiye kadar binlerce kitap okudum, fakat hemen hepsi de insanların ruhları gibi hasta ve sakat.. Bütün teselliyi, bütün şifâyı, niçin onlarda arıyoruz? Arı iğnesini çiçeğin bağrına saplar ve bir anda balını alıp çekilir. Biz bütün varlığımızla bu tozlu rafların içine gömülüyoruz da sanki ne buluyoruz? Hiç. Hep birbirine ters düşen sözler, hep birbirinin zıddı olan fikirler. İzzet Efendi, kendisini dinlediğimi gördükçe mütemâdiyen söylüyor ve üflendikçe şişen bir balon gibi gitgide gergin, sıkışık bir manzara arz ediyordu. Onun bu derece vurucu ve sert tutumuna tesadüf etmemiştim. Fakat acaba İzzet Efendi kitaplardan ne arıyor, ne umuyordu ki, bulamadıkça hiddetten köpürüyordu? O insan ki, bilgisinin dört başını mâmur¹ etmemiştir; şu halde zavallılıktan kurtulmamış olan bir zavallının sözleri, bize iç selâmeti aşılayabilir mi idi?
Sayfa 68 - 1 Her bakımdan mükemmel, kusursuz.
Reklam
Her akıllı insan hayatın güzel bir şey olduğunu, amacının da mutlu olmak olduğunu bilir. Ama sonra yalnızca aptallar mutlu olur. Nasıl izah edeceğiz bunu?
"Çoklukla övünme yarışı sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı."
Yaşamak dediğimiz şey, acılardan kaçmak, hazlara yaklaşmak parantezi içinde anlamlandırılmışsa, yaşamanın anlamı bundan ibaret ise, yaşamanın anlamı Allah'a kulluk ile izah edilemiyor haldeyse, böyle bir hayat tarzından uzak durmanın övünülecek bir şey olması gerekiyor. Zenginleşmek yozlaşmakla eşanlamlıysa fakir kalmak bir iftihar vesilesidir.
Kelimelerin bir sözlük manası, bir de daha çok kullanılan ama farkında olmadığımız deyim ve terim manası vardır. Kavramlar daha ziyade kelimelerin sözlük manasıyla değil, deyim manasıyla anlatılır ama herhangi bir yorumlamada, tefsir etmede kelimenin sözlük manası bir kenara bırakılıp sadece deyim manası kullanılırsa yanlış bir neticeye varılır. Keza, kelimelerin yalnızca sözlük manası kullanılarak konular izah edilmeye, şerh edilmeye, tefsir edilmeye çalışılırsa o da fevkalade yanlış bir netice verir.
Kendi kendime izah edemediğim suskunluğumun birçok nedenleri var...
Sayfa 204
Reklam
73. Her şey senin bildiğin gibi değildir. İzah: Geçmişte hararetle savunduğunuz nice şeyin zaman içinde yanlış olduğunu anladığınız çok olmuştur. Demek o zaman senin bildiğin doğru değilmiş.
Tebeşir YAYINLARIKitabı okuyor
Önceden yanlış anlaşılmaktan çekinen biriydim, durumu izah ederdim. Şimdi kim neyi anlarsa öyle bırakıyorum. Uğraşmaya hiç halim yok.
Sizde de oluyor mu?
Sabahları uyanırken (gündelik bilincimin zannedersem henüz %8-%10 uyandığı yakaza hali, yoksa bunları hatırlayamazdım) Kendimi sonsuz kere sonsuz her bilginin içimde olduğu bir anda yakalıyorum. Kainatın ilk başlangıç halinden, en sonuna kadar, her şeyi tek bir resmin içinde kolayca görüyorum. Fakat bunlar bilgi şeklinde değil de, o idraki mananın içerisinde varlık bulmak gibi bir şey. Yine de bu örneğini verdiğim kainat bilgisi, asıl gördüğüm anlam ve manaların yanında önemsiz çer çöpten başkası değil. Fakat gündelik bilincim, maalesef onu dekode edip herhangi bir betimleme izah ya da kelimeye dökemiyor. Onun da mana ve anlam önünde yapacak hiçbir şeyi yok maalesef. Galiba bunlar ruhumun henüz bedenime geri dönmediği anlarda oluyor. Sonra gündelik bilincim tamamen uyanıp, her şeyin üstünü kapatınca Diğer idraki ruh bilincine kıyasla, kendimi hiçbir şey bilmeyen salak gibi hissediyorum. Siz hayatı sevebilirsiniz, güzel bulabilirsiniz, hatta çok güzel ya da vazgeçilmez bulabilirsiniz. Ama inanın diğer sonsuz mana alemine kıyasla, bizim eski İstanbul Yakacık çöplüğünden beter, burnunu kapatır yakınından geçmezsin.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.