Birinci Dünya Savaşı'na 22 .000.000 nüfus ve 1.700.000 km2 toprakla girmiştik. Toprağımızın hemen hemen 1.000.000 km2'sini ve 12.000.000 nüfus kaybetmiştik. Türklüğü seferlerde, sonra açlıktan ve kıtlıktan tüketirce harcamıştık. Dört cephede devlerle dövüşen ordulardan, meselâ, Yıldırım Orduları grubunda son savaşlarda 75.000 esir de verdikten sonra 2.500 kadar piyade kalmıştı. Kuvay-ı Milliye'nin ilk devirlerinde seferberlik yapmak imkânı yoktu. Eldeki kuvvetleri kullanmak da, hele padişah ve halife halk yığınlarına Anadolu'ya "asi" tanıttıktan sonra tehlikeli idi. Halk ayaklanma bölgelerinde göreve giden kuvvetleri tekbirler getirerek karşılıyor, kolayca kandırıp dağıtıyordu. Ankara çevresi güvenliği için yola çıkan Arif Bey kuvveti Baypazarı ve Ayaş'ta başarı kazandıktan sonra komutan kendi erleri tarafından öldürülmüş ve kuvvet dağılıvermiştir. Kütahya'da uzun müddet iyi giden bin beş yüz mevcutlu millî tabur bir gün ansızın dağılmış, komutanı güçlükle canını kurtarmıştır. Propaganda o kadar kötü idi ki subaylar bile çetelerde görev almak peşinde idiler. Çerkez Ethem çetesi ayaklanmaları bastırdığı sırada subay ve milletvekilleri arasında bile klâsik teşkilâtlanmanın lüzumsuz olduğunu ileri sürenler az değildi. Sonradan ordu komutanı İzzettin Çalışlar batıda Ali Fuad Paşa'nın başkanlığındaki bir toplantıda yalnız kendisinin yakası kapalı olduğunu söyler. Hâlbuki toplantıda tek sivil Çerkez Ethem'di.
Sayfa 240 - Pozitif Yayınevi, İkinci Baskı: Temmuz 2023