“Ruhumu, korkularımı, kırılganlıklarımı; hükmeder gibi göründüğüm, ama aslında hakkında hiçbir şey bilmediğim bir dünyayla savaşma yeteneğinden yoksun olduğumu görüyor.”
Yazarın biri, ne zamanın ne de bilgeliğin insanı dönüştürmediğini yazmıştı, bir varlığı değişmeye itebilecek tek şey, aşkmış. Ne büyük bir aptallık! O yazar madalyonun sadece bir yüzünü biliyormuş.
Ve hiçbir şey bana ait değilse benim olmayanlar için kaygılanmamın gereği de yok demektir; bugün ömrümün ilk ( ya da son) günüymüş gibi yaşamam daha doğru.
O an,Maria bazı şeylerin sonsuza dek kaybedilebileceğini keşfetti. Aynı zamanda, “uzak” diye bir yerin varlığını öğrendi; dünyanın büyük, yaşadığı kentinse avuç içi kadar olduğunu, en ilgi çekici varlıkların eninde sonunda çekip gittiğini de.