İyilik ve görev konusundaki bunca konuşma, sürekli iğnelemeler duyanları sinirlendirir ve irkiltir. Senin yapacağın en iyi şey, Cennetin Dünyanın sonsuz işleyişini nasıl koruduğunu, güneşin ve ayın ışığını nasıl koruduğunu, yıldızların nasıl yerlerinde kaldığını, kuşların ve hayvanların nasıl sürülerinden ayrılmadığını, ağaçların ve çalıların yerlerinden nasıl kıpırdamadığını öğrenmeye çalışmaktır. Böylece sen de İçten Gelen bir güçle Doğanın Yolunu izleyeceksin ve bir süre sonra iyilik ve görev konusunu yaymaya çalışmaktan vazgeçeceksin... Bir kuğunun beyaz kalabilmesi için her gün yıkanması gerekli değildir.
TANRI: (...) Ayrıca, kişinin yaptığı her şeyin bir anlamı olması şart mı? Bir ağaçla konuşmanın bir anlamı var mı?
ÖLÜMLÜ: Elbette hayır!
TANRI: Ama çocuklar ve ilkel insanlar bunu yapıyor.
ÖLÜMLÜ: Ama ben ne çocuğum ne de ilkel insanım.
TANRI: Ne yazık ki, bunu ben de biliyorum.
ÖLÜMLÜ: Niçin ne yazık ki diyorsun?
TANRI: Çünkü çoğu çocuğun ve ilkel insanın sahip olduğu temel sezgileri, senin gibiler yitirmiş. Doğrusunu istersen ara sıra bir ağaçla konuşmak, sana benimle konuşmandan bile daha iyi gelecektir! (...)
Önemli Alman gizemcisi Master Echart'ın dediği gibi: "Bir kimsenin Tanrı dediği şey Tanrı değildir; Tanrı'dan söz etmeyen kimse Tanrı'dan söz eden kimseden daha doğrudur."
Hayatlarımız sağlam bir temele dayanıyormuş gibi yapıyoruz ve bizi asla terk etmeyen huzursuzluğun, kaygının, karmaşanın üzerimizdeki gölgesini bilmezlikten geliyoruz.